Tüm ilişkilerimizde pişmanlığa dönüşen tek bir suçumuz var biliyor musunuz? Üstelik bu suçu kendimize karşı işliyoruz. Özellikle suç kelimesini kullandım, hata demedim çünkü hataların etkisinden daha büyük zarar veriyor hayatımıza.  Duygusal eksiklikler, ihtiyaçlar, sevilme beğenilme ya da onaylanma arzusu kaygıya dönüşünce işlediğimiz bu suç; insanların bizi değer beklerken değersizleştirmesine hatta yok saymasına neden oluyor. “Sınırsızlık…” Sınırlarınızın olmaması; korumaya yönelik kulesi, askeri olmayan bir sarayda yaşamaya benzer. Kral ya da kraliçe olsanız neye yarar? Eninde sonunda o saray işgal edilmez mi? 

İşte bizim kendimizi benlik olarak korumaya yönelik bir takım önlemlerimiz ya da prensiplerimiz yoksa insanlar sürekli hayatımızı işgal eder ve hep başkalarının hayatını yaşarız. Ölmeden önce kendi hayatımızı keyifle yaşayabilmemiz için bir takım kurallar var. Sizin için 10 maddede formüle ettim. 

Daha fazla mutluluk formülleri edinmek isterseniz “Böyle Aşkın Izdırabını…” adlı kitabımı okumanızı tavsiye ederim. Kitapta zihninizde gezinen ve yeterince cevap bulamadığınız sorularınızın cevaplarını, sorunlarınızın çözümlerini formüllerle keşfedeceksiniz. 

Evet, şimdi yeni hayatınızın eşiğinde duruyorsunuz. Bu yazıyı tamamladıktan sonra eşikten atlamaya karar verirseniz yani hayatınızda bu formülleri uygulamak isterseniz, mutlu yaşam yolculuğunuz başlayacak. Güzel anılar biriktirdiğiniz bir yaşamınızın olmasını dilerim. 

Sınırınızı net bir şekilde belirleyin
Nasıl bir sınıra ihtiyacınız olduğunu belirleyin. Annenizin sizi aramayı tamamen bırakmasını mı istiyorsunuz yoksa bazı durumlarda aramasının bir sakıncası yok mu? Sevgilinizin sizi önemsemesini mi istiyorsunuz, iş yerinde haksızlık yaşamadan saygı görmek mi istiyorsunuz, arkadaşlarınızın sizin fikirlerini, arzularınızı önemsemesini mi istiyorsunuz? Bu ve benzer yaşamsal istekleriniz varsa önce sizin için önemsenmek nedir, bu tanımı belirleyin. Eğer net olmazsanız, beklentilerinizi dile getiremezsiniz, sınırlar da etkili olmayacaktır. Dolayısıyla harekete geçmeden önce neye ihtiyacınız olduğunu bulmak için biraz kendinizle vakit geçirip kendinizi tanıyın. 

Neden sınırlara ihtiyacınız olduğunu anlayın
Bu sizin sınır çizmeniz için gerekli olan motivasyonu sağlayacaktır. Eğer etkili bir nedeniniz yoksa konfor alanınızdan çıkıp bir sınır çizmek de istemezsiniz. Değişim ve fark yaratmak eylemi her zaman insan için zordur. Yaşamsal devrimdir. 

Açık sözlü olun
Karşınızdakilerin duygularını incitmekten ya da herhangi bir tartışmaya girmekten korkup gizemli ya da üstü kapalı konuşmayın. En kibar ve en başarılı yaklaşım, her zaman en doğrudan olandır. Demek istediğiniz şeyi söyleyin ve söylediğiniz şeylerin aslında söylemek istedikleriniz olduğundan emin olun. Lafı uzatmanız asıl konunun dışına çıkıp zaten zorlanarak yaptığınız sınır koyma eyleminizi amacından saptırıp kafanızın karışmasına neden olur. Gelecek cevaba değil, söylemek istediklerinize odaklanın. Cevap geldikten sonra devamını düşünürsünüz. 

Özür dilemeyin ya da uzun açıklamalarda bulunmayın
Partneriniz sizi sürekli suç olmadığını düşündüğünüz konularda suçlamaya devam ediyorsa, özür dilemeyin, uzun uzun açıklamalarla kendinizin masum olduğunu kanıtlamak mecburiyetiniz yok. Özür dileme ihtiyacında olmanız ya da açıklama yapma arzunuz partnerinizin suç olduğunu düşündüğü davranışlar konusunda kendinizi suçlu hissettiğinizin izlenimini verir. Konuyu uzatıp özürleri arka arkaya sıralarsanız, ‚Yanlış anladın aslında. Öyleydi böyleydi,‛ demenizin ardından ne derseniz deyin artık haklı çıkmayacaksınız. Hatalı olduğunuza gerçekten eminseniz, elbette özür dileyin.

Sakin ve kibar bir ses tonuyla konuşun
Gerginlik anında öfkenizi kontrol edin. Sınır çizmeyi bir tartışmanın ortasındayken denemeyin. Sizin istediğiniz şey, mesajınızın karşınızdaki tarafından alınması. Dolayısıyla bağırmak, alay etmek ya da küçümseyici bir ses tonuyla konuşmak, karşınızdakinin savunmaya geçmesine neden olur ve konuşmayı asıl meselelerden uzaklaştırır. Günümüz iletişim modellerini kullanarak sınır çizemezsiniz. Gerginlik anında asla mesajla, sosyal medya paylaşımlarıyla sınırlarınızı göstermeye çalışmayın. Mahremiyete önem verin ve içindeki duyguların çok iyi anlaşılamadığı mesajlaşma yöntemini sınır çizme gibi önemli yaşam kararınızı alırken bir yöntem olarak kullanmayın. Yüz yüze gerçek mimikler ve jestlerle, canlı sesinizle sakinlikle durumu anlatın. Hakkınızı alın. 

Daha katı sınırlarla başlayın
İlişkinin başında size dikte edilen talepler kurallara karşı zamanında gerekli tepkiyi verememiş ve kendi taleplerinizi yaşam çerçevelerinizi de dile getirmemişseniz işiniz zor. Sınır çizmeye geç kaldığınız için çeşitli suçlamalarla maruz kalacaksınız demektir. Görevinize dönüşmüş iyiliklerinizi yeniden yapmak istemediğinizi söylediğinizde insanlar şaşıracaktır. İlk zamanlar normalleştirdiğiniz ve ‘adaptasyon süreci, huzursuzluk çıkmasın,’ düşüncesiyle sustuğunuz, yok saydığınız şikâyetlerinizi dillendirirken, sahtecilikle suçlanacaksınız. Değişiminizden memnun olmayacaklardır ama hiçbir şey için geç değildir. Unutmayın. Katı bir sınırı gevşetmek, gevşek sınırları sıkılaştırmaya çalışmaktan her zaman daha kolaydır. Sınırlarınızın içinden kesinlik kazanmışları net bir şekilde ilişkinin başında beyan edin. İşgal edilmiş hayatı geri kazanmak kolay olmayacak. Kimse suçlu değil, o sınırlarınızın yok edilmesine izin veren sizsiniz. 

Sınır ihlallerini zamanında belirtin
Küçük sorunlarla daima daha kolay baş edilir. Konuşmak için karşınızdakinin sınırlarınızı defalarca ihlal etmesini beklemeyin. Üstelik beyan etmediğiniz için karşı tarafın sizin sınırlarını tahmin etmesini ve ona göre davranmasını beklemek olmaz. Başta sınır çekmediğiniz için karşı tarafta beklentiler oluşturup sonra bu beklentileri karşılayamayacağınızı söylemek de, adil olmayacaktır. 

Durumu kişiselleştirmeyin
Sınır çizmek kişisel bir saldırı değildir. Dolayısıyla sınır çizerken durumunuzu net bir şekilde ifade edin. Bunu yaparken sorunun karşı tarafın davranışlarıyla sizin yaklaşımınızın uyuşmamasından kaynaklandığına ve kişilikle ilişkili bir durum olmadığına açıklık getirin. 

Destek alın
Sınır çizmeye başlamak zor bir iştir. Beraberinde birçok soru ve rahatsız edici his getirir hatta kendinizden şüphe etmenize neden olabilir. Dolayısıyla, bu zor işi başarırken destek almak çok yararlı olacaktır. Yaşam haritanızın sınırlarını beyan etmeden önce kime sınır çizmek istiyorsanız onunla bu kararda olduğunuzu sakinlik içinde paylaşın. İyi bir konuşma hazırlayın. Mesela: “Bugüne kadar yaşamımla ilgili önemli önemsiz kararları kendi başıma alamadığımı fark ettim ve bu durum kendime olan saygımı yitirmeme neden oluyor. Kendimi değersiz, yetersiz hissediyorum, beni üzüyor. Bundan sonra hayatımla ilgili kararlarımı kendim belirlemek istiyorum. Bu benim için hiç kolay olamayacak. Hem senin üzerinden benim hayat kararlarımın sorumluluğunu da almış olacağım. İkimiz içinde ferahlatıcı bir girişim olacak. Desteğine ihtiyacım var. Bu hiç kolay olmayacak, biliyorum,” diyebilirsiniz. Sevdikleriniz ve ilişkide bulunduğunuz insanların hiç birinden destek alamadıysanız mutlaka bir uzman yardımı alın. 

Sezgilerinize güvenin
Sınır çizmekte en çok zorlanacağınız insanlar eşiniz, sevgiliniz ya da birinci derecede aile yakınınız olacaktır. Bu değişim sizi korkutacak, biliyorum. Bu yüzden, biraz yavaşlayıp kendinizi dinlediğinizden emin olun. Ne hissettiğinize dikkat edin. İçinizdeki sesi dinlediğinizde size yanlış bir şeyler olduğunu söylüyorsa, mutlaka değişikliğe gidin. 

Hadi bakalım. Yeniden başlıyoruz!