Demokratik anayasal devlet asla sadece kurumsal olamaz. Adaletin hakim olması gereken ve farklı görüşlere yer verilen bir değerler topluluğunu varsayar.

Eşitlik ve işbirliğini hedefleyen demokratik vatandaşlığı varsayar.
Neden demokratik anayasal devletin birleştirici gücünü gözden kaçırma tehlikesi ile karşı karşıyayız?
Ve bu iyileştirici gücü daha iyi kullanmak için eylem perspektifleri nelerdir?
Tüm bu soruların cevabı geçtiğimiz günlerde 1982 yılından 1994 yılları arasında Hollanda’da Başbakanlık yapmış eski Başbakanlarımızdan Ruud Lubbers adına Lahey’de Sociëteit de Witte, Plein 24’de düzenlenen bir sempozyumda konuşuldu.

Hollanda’da üst düzey konumlarda görev almış yaklaşık yüz kişinin katıldığı sempozyumda eski Başbakan Lubbers’in döneminde yapmış olduğu eylemler, politikalar ve onun özellikleri konuşuldu. 

Sempozyumda konuşmacı olarak yer alan Hollanda İçişleri bakanımız Bayan Hanke Bruins Slot, Amsterdam Üniversitesinde Siyaset Bilimi Profesörü Bay Tom van der Meer ve önceki dönemlerde Adalet Bakanlığı yapmış Bay Ernst Hirsch Ballin’in konuşmaları, tüm dinleyenler gibi beni de derinden etkiledi ve kendimi, özellikle son yıllarda vermiş olduğum demokrasi mücadelemden sonra, ilk kez bu kadar huzurlu ve evde hissettim.

Hollanda İçişleri Bakanımız Bayan Hanke Bruins Slot normal bir vatandaş gibi tüm mütevazılığı ile tek başına salona girip yerini aldı ve konuşma sırası kendisine geldiğinde kürsüye çıkıp vakur bir duruş yansıra, tüm içtenliği ile konuşmasını yapar iken, özlenenin sadece Lubbers olmadığını,  aynı zamanda Lubbers‘in adaletli bir şekilde yönettiği Hollanda olduğunu o salonda kendisini dinleyen herkese hissettirdi.

Hanke Bruins Slot

İşte o muhteşem konuşmanın özeti;
‘’Geçtiğimiz hafta Utrecht şehrinde  Papa Adrianus ait bir evde (Paushuize) gözüme salonda yer alan etrafında dört sandalyesi olan yuvarlak bir masa çarptı. Sağlam ama son derece mütevazı o an tamiri gerçekleşen Afgan bir halının üzerinde duran ve yıllara meydan okuyan bu masa Lubbers’e ait imiş. 
Bu görüntü bizleri bir nevi 3 Mayıs 2001 tarihine yolculuk ettiriyor.
Lubbers o dönem Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri olarak Afganistan ziyaretini gerçekleştiriyordu. 700.000 Afgan açlık ve kuraklık içeresinde savaştan kaçıyordu. Birleşmiş Milletlerin ateşkes çağrısına rağmen Taliban devam ediyordu.
Lubbers Kabil’in 40 km güneyinde yer alan  Khak-I Jabar’da mülteci çocukların geçici ders aldığı okulu ziyaret edip küçük çocuklarla el sıkışıyordu.
Mülteci olarak savaştan kaçan o çocukların görüntüleri 20 seneden sonra tekrar gündem oldu.
Ve tüm bu yaşananlar bize bugün Ukrayna’yı hatırlatıyor.
Avrupa Demokratik değerleri ayaklar altına alıyor ve yok ediyor.
Demokratik Anayasal Devletin kırılganlığını insanlar savaşın gerçeğinde daha yakın gördüklerini söylerler. Ve aslında savaş maalesef barış zamanlarında olan birçok şeyi netleştirir.
Dolaysıyla Ukrayna’daki savaş bizim için bir aynadır. Bizi kendimiz ve demokrasimiz hakkında zorlayıcı sorular ve hukuk kuralları ile tanıştırıyor.
2008 yılında müfreze komutanı olarak Afganistan’a gönderildiğimde, demokrasi ve hukukun üstünlüğü tecelli etmediği anda korku ve endişenin  toplumlar ve azınlıklar tarafından nasıl yüklenildiğini gördüğümde, devletin tamamen yok hükmünde olduğuna şahit oldum.
Tüm bu yaşananlar bana 22 Kasım 1982’de Lubbers‘in yapmış olduğu hükûmet açıklamasını hatırlattı.
‘’Hollanda Kış mevsimine girdi’’ demişti. Bu açıklama ile kötü giden ekonomik durumu Kış ile tanımlıyordu.  Böyle bir açıklamayı Lubbers muhtemelen bugün daha geniş ele alırdı.
Aynayı Ukrayna’ya doğru tuttuğumuzda bu bize tedbirli olmalıyız diyor. Çünkü Kış geri geliyor. Hollanda’da Demokratik Anayasal Devleti birlikte yaşatmamız lazım.
Yapılan araştırmalar karşısında yapılması gerekenler kenara itiliyor ve bu durum hükümete olan güvenin önceki zamanlara göre daha düşük olduğunu gösteriyor. Politikacılara karşı güvensizlik ise sandığa yansıyor. Bu durum beraberinde seçimlere katılımın yüksekliğini olumsuz etkiliyor.
Tüm bunlar ise bizi şaşırtmıyor.
Eğer var olan sistem lehinize çalışmıyorsa neden topluma katılmak isteyesiniz ki?
Güzel evlerde oturamıyorsunuz, üstelik staj ve iş başvurularınız reddediliyor. Çünkü ailen başka bir ülkede doğmuş.
Bu güven kaybını tersine çevirmek için şu soruyu sormamız lazım.
Hukukun üstünlüğü ve Demokrasi sadece benim için değil de ne zaman başkaları içinde geçerli olacak?
Devlet için önemli olan Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün devletin ayrılmaz bir parçası olduğunu fark etmesi. Toplumun temel ihtiyacı, herkesin adaletsizliğe karşı korunduğunu bilmesi ve hissetmesi.
Bir haksızlığa uğramış azınlıklar karşısında hükûmetin adaletsizliği içinde geçerli olmalı.
Çünkü toplumun savunmasızları koruyan doğru, ön koşullar sağlayan, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilen, kalıcı isler yaparak sağlıklı ve güvenli yasam ortamları oluşturan hükûmetlere ihtiyacı vardır.
Barışı, hukuku ve düzeni destekleyen bir hükûmet ile ancak insanlar korunup kendilerini geliştirebilirler.
Bizler Demokrasimizi yenileyerek ve bakımını iyi yaptırarak koruyabiliriz ve yaşatabiliriz.
Bunu başarmanın tek yolu ise toplumun gücüdür.
Ancak Demokratik ve Anayasal devlet insanların taleplerini karşılar ve onlara kendini güvende hissettirir.
Şimdi gittiğim Paushuiz’e geri döner isek o yuvarlak masada Lubbers anıldı ve ulusal çıkarlar çok konuşuldu. Orada bulunan Afgan halının tamir edebilen iki Afgan mülteci var idi.
Bu fotoğraf bize birlikte omuz omuza vererek zayıf noktalarımızı tamir edebileceğimizi söylüyor.
O halı tamir edildi.
Demokratik Anayasal Devletimizi korumak ve yenilemek için hepimizin omuz omuza birlik ve beraberlik içinde olmamızı gerektiriyor” diyerek konuşmasını sonlanrıran İçişleri Bakanımıza böylesine hassas konulara değindiği için teşekkürü bir borç biliyorum.

Hirsch Ballin

Siyasette ki başarı insana dokunabilmeyi bilme becerisidir. Bunu başarabilen siyasiler yıllar geçse de kendilerinden hep saygı ve sevgi ile söz ettirirler. Bir siyasetçi için en önemli kavram ise budur.
İnsana hizmet eden ve güzel dokunmayı başaran siyasetçiler ölmezler. Sadece bedenleri aramızdan ayrılır. Onları dokunduğu insanlar yani insanlık yaşatır. İşte Lubbers ’da bunlardan biri idi ve hâlâ yaşadığını bize o gün o salonda yapılan konuşmalar ile hissettirdi çünkü O orada idi.
Başbakan Lubbers ‘in hayat perspektifinde beni en çok etkileyen ise sadece kendi ülkesinde değil gittiği gördüğü her yerde herkese sadece insan olarak baktı değer verdi el uzattı.
Bunu ise adil bir şekilde yaptı. Yani temelde yatan yine her daim hatırlamak zorunda kaldığımız unuttuğumuzda dengenin bozulduğu 3 kavram; ADALET, HAKKANIYET, MERHAMET
Başbakan Lubbers ‘in bu yönlerini İçişleri Bakanımız Hanke Bruins Slot bize inci gibi tane tane seçtiği bu kelimeler ile adeta o dönemi yaşayarak hissettirdi.
Özenilen dönemlerin tekrar yaşanabilir olmasını önemsiyor, Hukuk ve gerçek Demokrasinin dünyanın her ülkesinde hakkettiği yere gelmesini tüm kalbimle temenni ediyorum.

Saygılarımla,
Saadet Koral

saadet