Allah’ın ölümü önce dağlara verdiği söylenir. Dağlar bu acıyı taşıyamaz yıkılır. Ardından nehirlere verir. Nehirler ağlamaktan dayanamaz kurur...

Allah’ın ölümü önce dağlara verdiği söylenir. Dağlar bu acıyı taşıyamaz yıkılır. Ardından nehirlere verir. Nehirler ağlamaktan dayanamaz kurur. Daha sonra rüzgâra verir. Rüzgâr ise eser eser tükenir. 
Hepsi bir olup Allah’a; “Al bu acıyı biz dayanamıyoruz’’ der. Ve sonra ölüm Allah tarafından insana verilir.
İnsan acının ilk haliyle yanar kavrulurken bir yandan da etrafında olan başka bir olaya gülüverirmiş. O an anlaşılır ki ölümü insandan başka hiçbir varlık kaldıramaz.
İşte böyle bilinir ölümün insana veriliş evresi.
Gelen mala gelsin derdi hep büyüklerimiz. Mal mülk eşya her şey yerine gelir, hatta daha iyisi bile olur. Lakin geri gelmeyecek olan tek şey, hayatin en büyük gerçeği olan ölümdür!

6 Şubat sabahı saatler 04.17’yi gösterirken ülkemize tam 10 İl’de öyle bir ateş düştü ki bu ateş sadece düştüğü yeri değil, tüm ezberleri bozarak herkesin yüreğini yaktı, yıktı, dağladı.
Hayatta öyle büyük acılar vardır ki, söz biter kalem yazmaz.
Defalarca klavyenin arkasına geçtim kendimi toparlayıp yazamadım. Yazmaya başlasam da bu acıyı yazıya dökebilecek kelimeler bulamadım.
Her gün ekranlara bakıp hissettiğimiz tek duygu acı ve çaresizlik oldu. 
Onlarca, yüzlerce hatta binlerce insanın yaşadığı o büyük felaket karşısında başka ne hissedilebilirdi ki?
Ne yapsak da içimizde ki o kocaman boşluğu doldurmaya yetmedi. 
Utandık içtiğimiz sudan, yediğimiz yemekten, yattığımız yataktan hatta aldığımız nefesten bile..
Kalplerimiz o çöken binalarla birlikte yıkıldı ve her gün kurtarılan bir can ile nefes bulmaya çalıştık. Bir taraftan giden canlar, diğer yandan enkaz altında annesini kaybederek dünyaya gelen mucize bebeklerimiz. 
Evlatlarını kaybeden anne, babaların ayakta kalmaya çalışması ve o müthiş dirayetleri yansıra tevekkül ile tutunmaya çalıştıklarını büyük bir üzüntü ile izlerken, kendimize dair, hayata dair, insanlığa dair, her şeyi ama her şeyi defalarca sorguladık, sorguladık, sorguladık!..
Her karesi büyük acılar ve almamız gereken öğretilerle dolu günler, geceler yaşadık/yaşıyoruz.
Biliyorum ki artık bu depremden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu yaşanılan acı öyle bir iz bırakacak ki, bize hayatimizin bundan sonra ki surecinde her anımızı sorgulatmaya devam edecek .
Gidenlerde kalanlarda bize bunu öğretti.
Böylesine büyük bir acı yaşar iken bizleri ayakta tutan, teselli eden en önemli unsurlardan biri ise birlik ve beraberliğimiz oldu.
Bu musibet sadece bize değil tüm dünyaya büyük bir mesaj bıraktı. Son yıllarda ülkeler arasında ki gerginlikler, krizler en çokta insanları üzüyor ve yoruyor idi.
Neydi alıp veremedikleri? Sadece kısa bir süre kalıp sonrasında ayrılacağımız bu gezegenin sahibiymiş gibi davranarak savaş ve krizlerden beslenmeye çalışan bir düzen! 
İnsanı mutsuz yönetenlerin egosunu besleyen bir düzen!
Tekrar anladık ki, insanın insan ile hiçbir derdi yok. İnsana dokunulmadığı zaman nerede, neresi olursa olsun insan insanın yarasını sarıp iyileştirmek için tek yürek olur.
Çünkü, insan insanın hem yurdu hem de umudu dur!
Kalplerimizi iyileştirecek tek şey ise sevgidir.
Yaşanan bu acı ile birlikte insanlığın buluştuğu ve harekete geçtiği tek frekans, yine SEVGİ oldu.
Depremin yaşandığı ilk dakikalardan bu yana tüm gücüyle sahaya inen başta devletimiz olmak üzere, şerefli askerimiz, jandarmamız ve polisimize çok teşekkür ediyoruz.
İyi ki varsınız!
İnsanımızın ve insanlığın zora düştüğü her anda hızla harekete geçerek can kurtarmak için tüm görev ve vazifesini eksiksiz yerine getiren AFAD, KIZILAY başta olmak üzere, tüm insani yârdim derneklerine, kurum ve sivil toplum kuruluşlarına, bu kuruluşlarda gönüllü çalışan herkese minnettarız.
İyi ki varsınız!

Altı Şubat sabahından bu yana büyük bir seferberlik başlatan güzel yurdumun güzel kalpli insanları,
İyi ki varsınız!

Sadece topraklarında değil okyanuslar ötesinde dahi olsa, “söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” sözünü tecelli ettiren, tüm imkânsızlıkları vatan sevgisi ve imanın gücüyle imkânlı hale getiren güzel yurdumun gurbetçileri, sevgi, yardımseverlik ve merhamet duygularınız öyle büyük ki, mesafeleri anında ortadan kaldırabilme yeteneğiniz çok kıymetli.
Almanya’dan İsviçre’ye, Avusturya’dan Belçika’ya, Macaristan’dan Hollanda’ya büyük bir çalışma başlatıldı.
Avrupalı Türkler ve Avrupalı kardeşlerimiz hiçbir kimlik veya görüş fark etmeksizin tek yürek tek bilek onlarca umut tırlarını büyük bir sevgi ile yükleyip kardeşlerine gönderdiler. 
Böyle çok güzeliz!
İyi ki varsınız!
Birçok kurum kuruluşların ayni slogan adi altında milyonlarca euro yârdim toplamaları takdire şayan.
Ülkelerde ki tüm STK’lar özellikle Camilerimizde hızla mobilize olarak tüm gönüllü çalışanlarımız, sizde çok güzeldiniz.
İyi ki varsınız!
Yurtdışında ki tüm Büyükelçiliklerimiz, Başkonsoloslarımız, vatandaşlarla birlikte büyük bir dayanışma örneği teşkil ettiniz, 
Sizde iyi ki varsınız!
Depremi duyar duymaz yaşadığımız ülke Hollanda başta olmak üzere ülkelerde ki gönüllülerin koşarak ülkemize gitmesi. Orada günlerce bir can kurtarabilme çabasıyla gece gündüz çalışmaları.
Size minnettarız, İyi ki varsınız!
Hollanda Başbakanımız Sayın Rutte önderliğinde muhalefet partiler ile mecliste Türkiye ve Suriye için para yardımı yapılması konusunda alınan kararların uygulaması haricinde, Hollanda Başbakanımız Sayın Rutte’nin Rotterdam Mevlana Camisini ziyaret ederek Türk vatandaşlarına sarılarak onların acısını paylaşması çok kıymetli.
Değerli başbakanımız ve tüm siyasi parti liderleri, size de minnettarız, iyi ki varsınız.

Hollanda’da belediyelerin başlatmış olduğu nüfus başı 1 euro yardım kampanyasında toplanan bağışlar için tüm belediye meclis üyeleri ve belediye başkanları, çok teşekkür ediyoruz, iyi ki varsınız!
Ülke çapında yapılan ortak yayınlarda depremzede kardeşlerimiz için toplanan bağışlar ve bu çalışmaya gönüllü katılan tüm ünlüler, siyasetçiler, televizyoncular, vatandaşlar, hepinize minnettarız, iyi ki varsınız!
Evet.. Eğer bir gün dünya değişecek olursa bunu sağlayacak tek şey, evrende ki en büyük enerji olan SEVGI olacak.
Buna tüm kalbimle inanıyorum.
Beni etkileyen bir anekdotu siz değerli okurlarım ile paylaşmak isterim.
Depremin ilk günlerinde beni Hollandalı yaşlı, tecrübeli ve çok sevdiğim bir girişimci dostum aradı. Üzüntüsünü ve geçmiş olsun dileklerini iletince bende, beni duygulandıran gözlemlediğim bir kaç kareyi kendisiyle paylaştım. Özellikle Hollandalıların alışveriş yapıp Camilere bırakması, gelip gönüllü yardım yapmaları, ülkesel verilen desteğin bizim için çok kıymetli olduğunu söyleyerek, bende kendisine bu konuda teşekkürlerimi ilettim.
Bana cevabı ise, “Saadet tüm bunların olması için bir şey mi olması gerekiyordu? Zaten olması gereken bu.” 
Duyduklarım beni müthiş etkiledi.
Ne kadar da doğru söylediği.
Birbirimizi sevmemiz, birbirimize iyi davranmamız için kötü bir şey olması gerekmiyor. 
Sevginin bulaşıcı bir hastalık gibi tüm dünyaya hızla yayılmasını diliyor, insanlığı sarıp sarmalayıp bu enerjimizi sadece birbirimize değil toprak anaya da yansıtarak onu da sevgimiz ile sakinleştireceğimiz güzel bir dünya diliyorum.

Sevgiyle kalınız,
Saadet Koral 

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 01

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 02

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 03

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 04

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 05

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 06

Ateş düştüğü yeri değil tüm yürekleri yaktı 07