Covid-19 pandemi süresince en az on tanesi Hollanda’dan olmak üzere, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Türkiye’ye nakledilen hastaların sayısı arttı. Yaşanan bu durum üzerine Hollanda Yoğun Bakım Doktorları Derneği harekete geçti. Dernek tarafından yapılan çağrıda; bu zamana kadar uygulanan yöntemlerde bir değişiklik yapılmayacağı ancak göçmen hastalara yönelik farklı bir iletişim stratejisinin benimsenmesi gerektiği vurgulandı.

NOS haber sitesinde yer alan Gülşah Erçetin imzalı yazıda, Hollanda Yoğun Bakım Doktorları Derneği (NVIC) Başkanı Iwan van der Horst ‘un “Yoğun bakım doktorları gelecekte, göçmen geçmişe sahip hastalarla farklı bir şekilde ilgilenmek zorunda kalacaklar.” sözlerine yer verildi. 

"Yoğun Bakım Doktorları Derneği Başkanı: Batılı olmayan ve ağır hasta insanlar için çeşitlilik politikası gerekli” başlıklı yazıda, Van der Horst’un NVIC’ye çağrı yaptığı ve kısa süre içinde bu konu ile ilgili bir çalışma grubunun kurulacağını belirttiği aktarıldı.

Hollanda'da genel görüş: Bazı hastaları hayatta tutmak anlamsız!

Bilindiği üzere özellikle geçtiğimiz pandemi döneminde sıklıkla, ağır hastalar altta yatan diğer ciddi rahatsızlıklar da göz önüne alınarak, ‘artık daha fazla tedavi için herhangi bir umut görülmüyor’ iddiası ile fişi çekilmek isteniyor. Ailelerin bu karara itiraz etmesi ve Türkiye’deki yetkililere çağrıda bulunması ile hastalar Türkiye’ye nakledilerek, tedavilerine devam etmesi sağlanıyor.

Hollanda’da sağlık alanında genel görüş “Solunum cihazına bağlı, iyileşme olasılığı olmayan ve iletişim kurulamayan hastaları hayatta tutmak anlamsız.” yönünde. 

Van der Horst; bu anlayışın değiştirilmesi veya özel olarak göçmenlere uyarlanması gibi bir değişimin söz konusu olmadığını belirtiyor. 

Çözüm: Hollanda sağlık politikasının daha iyi açıklanması

NVIC Başkanına göre, göçmen hastalara Hollanda sağlık politikasının daha iyi açıklanması gerekiyor. 

Şuanda farklı kültürlere bağlı bakım anlamında, bazı girişimler olduğunu belirten Van der Horst, oluşturulacak NVIC çalışma grubunun kültürel farklılıklarla ilgileneceğini ama aynı zamanda cinsiyet çeşitliliği gibi diğer temaları da gözeteceğini belirtiyor.

Van der Horst, geçmiş ve kültür farklılıkları nedeniyle bazen hastalar ile sağlık çalışanları arasında konuların farklı algılanabileceğini belirterek “Birbirimizle konuşabilmeliyiz” diyor.  

Başkan Van der Horst şeffaflığa vurgu yaparak “Bu durumun dezavantajı: Geleceği görememek. Diğer doktorlarla birlikte bir karar veriyorsunuz. Sonra aile ile konuşuyorsunuz. Bazı durumlarda biz de hata yapabiliriz. Öte yandan, herkesle durmadan tedaviye devam ederseniz, bu durum hasta için yorucu olur ve hastanın gereksiz acı çekmesi anlamına gelir, aynı zamanda yoğun bakım üniteleri için de aşırı yorucu olur.” açıklamasını yapıyor.

Van der Horst’a göre günümüzde daha fazla ‘geçmişi Batılı olmayan’ hasta bulunuyor ve bu “sadece yeni gerçeklik.” anlamına geliyor.

Onur Şahin: "Hollanda’da doktorlar hastanın fişini çekmeye çok çabuk karar veriyor"

Geçtiğimiz yıl Akut lösemi teşhisi konulan ve Zwolle’deki Isala hastanesinde tedavi gören 25 yaşındaki Dilara, doktorların fişini çekmeyi önerdiği hastalardan biri. Dilara, Ocak ayında İstanbul’a nakledildi ve halen tedavisi devam etmekte. 

NOS’e açıklama yapan Dilara’nın abisi Onur Şahin, kardeşinin durumunun her geçen gün iyileştiğini ve her şeyin yolunda gitmesi halinde, yakında kök hücre tedavisine geçileceğini belirtti. 

Dilara’nın hikayesinin haberlere konu olmasının ardından, yüzlerce kişiden mesaj aldığını belirten Şahin "Bizim yaşadıklarımızı ve neden başka bir çözüm aradığımızı anladıklarını belirtiyorlar. Birçoğu da bizimle aynı düşüncede” dedi.

Ailesinin Zwolle hastanesindeki doktorların kararına çok kızdığını belirten Şahin, Hollanda’da doktorların hastanın fişini çekmeye çok çabuk karar verdiğini söylüyor.

Şahin “Hollanda’yı kötülemek istemiyorum ama bu çok basit bir karar olmamalı: Eğer birinin beyin ölümü gerçekleşmemişse, onu hayatta tutmak için her şey yapılmalı. Hayatta her zaman her şey olabilir.” diyor.  

Abi Şahin: ''Hollanda sağlık sisteminde yaşanan sorun iletişim bozukluğuna bağlı değil''

Onur Şahin’e göre; Hollanda sağlık sisteminde yaşanan sorun, hasta yakınları ile sağlık personeli arasındaki iletişim bozukluğuna bağlı değil.

Türk-Hollandalılar arasında, yaşam kalitesi ve bunun nasıl olması gerektiği üzerine yapılan tartışmaların, Hollandalılara göre farklı algılandığını belirten Şahin, “Dilara’nın fişini çekmek istemeleri bize cinayet işlemek gibi geldi. Hala yaşıyordu, öyle değil mi?” diyerek şuanda Hollanda’da uygulanan sağlık politikasının değiştirme zamanının geldiğini belirtti ve "Yani mümkün. Kız kardeşime bakın." şeklinde açıkladı.

Mustafa Bulut: Doktorların kullanabileceği bir rehber geliştirdik

Tilburg het Elisabeth-TweeSteden hastanesinde, hastalara İslami kurallara göre manevi danışmanlık veren Mustafa Bulut, özellikle göçmen hastalara yönelik nasıl hareket edilmesi gerektiğiyle ilgili doktorların kullanabileceği bir rehber geliştirdiklerini belirtti. Bulut bu rehberin diğer hastanelerce de kullanılabileceğini aktardı.

Bulut'a göre, çifte vatandaşlığa sahip kişilerin hastaları hakkında hem Hollanda hem de kendi ülkesindeki sağlık kuruluşlarından görüş alması ve çare araması oldukça anlaşılır bir durum. 

Özellikle Dilara örneğinde olduğu gibi, güzel sonuçlar alındığında, hastası için başka çareler arayan diğer hasta yakınları da “bu benim hastam için de mümkün olabilir” şeklinde düşünüyor.

Bulut, şu anda Hollanda'da her dört kişiden birinin göçmenlik geçmişine sahip olduğunu ve 25 yıl içinde bunun üç kişiden bire denk geleceğini söylüyor. 

Sağlık hizmetlerinin buna hazırlıklı olması gerektiğine inandığını söyleyen Bulut, her durumda konunun iletişime bağlı olduğunu belirtiyor.

Bazen Hollanda'nın şeffaf bir ülke olmasının sıkıntısını çektiğini belirten Bulut, sağlık alanında da durumun böyle olduğunu , ‘kötü haber’in hasta yakınına ayrıntılı bir şekilde verildiğini söylüyor. 

Bulut; bu durumun karşılıklı iletişim bozukluğu yarattığını söylerken, örnek olarak İtalya’yı veriyor: “Kötü haber yine veriliyor ancak hastaya daha çok dikkat ediliyor. Örneğin o kişi bu bilgiyi almak istiyor mu istemiyor mu?”

Hollanda'dan Türkiye'ye nakledilen hastaların durumu 

Şuana kadar Hollanda’dan Türkiye’ye nakledilen hastalardan en az iki tanesinin koma durumundan çıktığı biliniyor. Bunlardan bir tanesi hastalığı atlatıp geçen yaz Hollanda’ya dönen İlhan Duman.  

Bir diğer hasta ise Nisan ayında Türkiye’ye nakledilen Faslı-Hollandalı bir bebek. Annesinin Türk yetkililere ulaştığı ve bu sayede nakil işlemlerinin yapıldığı bilinen bebeğin nadir görülen bir akciğer hastalığı olduğu belirtildi. Bu bebeğin tedavisi halen Ankara’da devam ediyor.

Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.

Sonhaber'i artık Telegram'da da takip edebilirsiniz:  t.me/sonhabereu

WhatsApp’ta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın