Bugün Utrecht mahkemesinde bakılan bir davada, 2020 yılında doğan çocuğuna doğumdan itibaren anne sütünün içinde aşırı miktarda karıştırılmış ishal önleyici ilaç veren ve bu nedenle çocuğunun öldürmeye teşebbüs eden kadının davasına bakıldı.
Savcılığa göre, 35 yaşındaki Bunnikli Sarah V. adlı kadın, kendi kızını doğumundan sonra iki ay boyunca anne sütü şişelerine yüksek dozda ishal önleyici ilaç koyarak besledi. Savcılık bebeğin verilen zehirli süt nedeniyle aşırı kilo verdiğini, büyüme sorunları ve hayatını tehdit eden bir kalp ritmi bozukluğu yaşadığını aktardı.
Savcıya göre bu ilk de değil, kadın bir başka çocuğuna da 4 yıl boyunca kötü muamelede bulundu.
Zehirleme
Yaklaşık 2 yıl önce doğan bebek, doğumdan sonraki iki ay içinde hastaneye kaldırılıyor. Yapılan tetkiklerde bebeğin ciddi derecede yetersiz beslendiği ortaya çıkıyor.
Bebeğin hastanede tedavi gördüğü dönemde yanına gelen annenin beraberinde çok fazla anne sütü getirdiğini gören hastane yetkilileri, durumdan şüpheleniyor.
Annenin bir ziyaretinde yanında getirdiği çok sayıdaki biberonda bulunan sütün sulandırılmış olduğu fark ediliyor. Yapılan tetkikte sütün içinde yüksek oranda ishal giderici olarak kullanılan lopermid (loperamide) teşhis ediliyor.
Bu şekilde annenin bebeğini zehirlediği tespit ediliyor ve gerekli makamlara bildiriliyor.
Sistematik ihmal söz konusu
Bugün görülen mahkemede kadının 2020’de gerçekleşen doğumdan hemen sonra Lopermid kullanmaya başladığı, hem evde hem de hastanedeki tedavi sırasında bu ilacı anne sütüyle karıştırarak bebeğine verdiği ortaya çıktı.
Bunun yanı sıra Savcı kadının, 2016'da doğan oğlunu da doğumdan itibaren dört yıl boyunca bilerek ve sistematik olarak hasta ettiği ve hasta kalması için uğraştığını iddia etti. Bu çocuğun da ciddi şekilde yetersiz beslendiği, düzenli olarak hastaneye yatırıldığı belirtildi.
Açıklamada çocuğun vücudunun kateter takılan bölgelerinde enfeksiyonlar oluştuğu, bu enfeksiyonların nedeninin annenin oğlunun vücudundaki kateterle oynaması ve gazlı bezleri yeterince değiştirmemesinin kaynaklandığına dikkat çekildi.
Bu nedenle savcılık mütalaasında kadının bebeğini öldürmeye teşebbüs ettiği ve çocuklarına aşırı eziyet ettiği vurgulandı.
Bir hastanede doktor olarak çalışan ancak şu anda işten çıkartılan kadın, iddiaları reddetti. Kadının avukatına göre bebeğin zehirlendiği dönemde müvekkili loperamid kullanıyordu. Bu nedenle söz konusu ilaç anne sütüne karıştı.
Kadın şuanda tutuklu değil, ancak 2020'den beri ailesinden ayrı yaşıyor ve çocuklarını sadece gözetim altında görebiliyor.
Davanın ne zaman karara bağlanacağı ise henüz belli değil.
Münchausen by Proxy Sendromu
Yaşanan bu durum akıllara çocuğun bakımından sorumlu olan yetişkinin, çocukta hastalık belirti ve bulgularını yaratıp, çocuğu gereksiz tıbbi uygulamalara maruz bırakması olarak tanımlanan 'Münchausen by Proxy Sendromu'nu getirdi. Münchausen by Proxy Sendromu bir çeşit “çocuk istismarı' türü.
Bu sendroma sahip olan kişilerde görülen temel özellikle şu şekilde sıralanıyor:
Nedeni bulunamayan ve tedavi edilmesine rağmen geçmeyen, yinelenen belirti ve bulgular, iyi düzeyde tıbbi bilgiye sahip olma, abartılı ve değişken öyküler, her türlü müdahaleye gönüllülük, sürekli tetkik, ilgi vb. isteklerinin olması, isteklerin karşılanmadığı durumlarda ise öfke, kızgınlık ve hekim değiştirme görülen ortak özelliklerdendir.
Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.
Sonhaber'i artık Telegram'da da takip edebilirsiniz: t.me/sonhabereu
WhatsApp’ta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın