Şahin Yıldırım’ı anlatmak o kadar kolay değil. 2012 yılında Hollanda-Türkiye ilişkilerinin 400. yıl çerçevesinde Hollanda’nın Ulusal Arşivinde ‘Prins en Pasja’ sergisini koordine eden Yıldırım, TRT’de yayınlanan 8 bölümlük ‘Almanya Treni’ belgeselinin Hollanda koordinatörlüğünü yaptıktan sonra, Faslıların Hollanda´daki 50. yılı kapsamında iki araştırmacı ve yazar ile ‘Een halve eeuw in Nederland’ eserini yayımladı. 2021 yılında Hollanda´da karma evlilikler ile alakalı ´araştırma yapan Yıldırım ‘Grenzeloze Liefdes´ adındaki eserini yayımladı. Yıldırım, bu sene Hollanda’ya göçün 60.yılı çerçevesinde bir proje yönetecek ve ‘60 jaar, 60 verhalen’ (60 yılda, 60 hikaye) eserini de yayımlayacak. Binden fazla öğrenciye okul sonrası eğitim veren Hollanda Eğitim platformu NEDOP’ta da güzel projelere imza atan Şahin Yıldırım “Avrupa’da tarih yazmaya devam ediyor” dersek yalan olmaz. 

Şahin Yıldırım başardıklarını, dünden bugüne tarihteki gelişmeleri ve Türk diasporasının geleceği ile düşüncelerini SonHaber’e anlattı.

Şahin bey, bize kısaca Hollanda  -Türkiye ilişkilerinden bahseder misiniz?
Şahin YILDIRIM:
“Hollanda ve Türkiye ilişkileri çok yönlü ve köklü bir geçmişe dayanmaktadır. 1568 yıllarında Katolik İspanya’ya karşı bağımsızlık mücadelesi veren Hollandalılar savaşın çok uzun sürmesi ve askerlerin artık bitik duruma gelmesi ile dönemin kralı Willem van Oranje Osmanlı İmparatorluğu ile mali ve askeri destek için diplomatik girişimleri ile başlar. Bunun üzerine Osmanlı imparatorluğu Denizde Hollanda ‘li birlikteliğe destek çıkarır ve 30 yıl süren bir savaş (1618-1648) sonunda imzalanan Vestfalya Antlaşması ile Hollanda’nın bağımsızlığını kazanmasında büyük rol oynar.

“Katolik olmaktansa Türk olmak daha evladır”

Hollandalılar bu desteğin göstergesi olsun diye 1570’de Geuzen şehrinde yarım ay şeklinde gümüş bir madalyon bastırrır. Yarım Ay, o zamanlar Osmanlıyı sembolize ediyordu. Madalyonun üzerinde Osmanlı’ya duyulan minnet ve şükran için şu çarpıcı sözle ifade edilmişti; “Liever Turks dan paaps” (16. Yüz yılda yazılış biçimi: Liver turcx dan paus ). Yani;  ‘Katolik olmaktansa, Türk olmak daha evladır.’  Bu madalyonlar, güzel bir Osmanlı hatırası olarak yüzyıllarca Hollandalıların boyunların süsledi.
 
Daha sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu Hollanda ile ilişkileri daha üst seviyeie çıkarmak için Amsterdam şehrinin Dam meydanına tüccarlar göndermiştir. Bu ilişkiler 1611 yılında Hollandalı diplomat Cornelis Haga’nın Konstantiniyye yani İstanbul’a gelmesi ile yeni ivme kazanmıştır. Cornelis Haga Halil paşa üzerinden dönemin sultanı 1. Ahmet ile Topkapı Sarayında görüştürmüş.  Cornelis Haga’nın ziyareti daha çok Osmanlı hakimiyetinde olan denizlerde güvenlik içerisinde ticareti kapsıyordu. Sultan 1. Ahmet Cornelis Haga’ya yetki ve izni vermek karşılığında kendisinden kalıcı olarak İstanbul kalmasını şart koştu. Haga böyle bir teklif karşısında önce şaşkınlığa dönse sonra şartnameyi kabul etti. Bunun neticesine Osmanlı İmparatorluğu 1612 yılında Hollanda’ya verdiği Ticaret Kapitülasyonu ile artık Hollandalılar denizler de daha rahat ve güven içerisinde hareket ede bileceklerdi. Yapılan bu kapitülasyonun orijinal hali hala Hollanda Ulusal arşivinde saklanmaktadır. 

Bugün Hollanda’nın sembolü haline gelen Lale’de aslen Türkiye üzerinden önce Viyana’ya daha Hollanda’ya getirilir. Lale bilim adamı Carolus Cluisus’un Leiden Üniversitesi için getirdiği Lala’soğanı dünyada duyamayan kalmamıştır. Hollanda – Türkiye ilişkileri 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kurulması ile başta Hollanda Hükümeti’nin tanıması ile daha da ilerler. Bu ikili ilişkilerin güçlenmesi için 1935 yılında Kraliçe Wilhelmina ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından Hollanda- Türk kurumu kurulur. Tarih boyunca hem ekonomik hem de kültürel bir çok alanda ortak paydası olan iki milletin 19 ağustos 1964 yılında ilişkileri işçi anlaşmasıyla devam eder. “

2012 yılında Hollanda – Türkiye ilişkilerinin 400. Kapsamında Hollanda Ulusal Arşivinde çalışmaya başlayan Şahin Yıldırım kapitülasyonun Türkçeye çevrilmesi, Prins ve Pasja sergisi çerçevesinde bir çok çalışmayı koordine eder ve Hollanda – Türkiye ilişkilerinin daha da güçlenmesi için diplomatik çalışmalar içinde yer alır ve ikili ülke arasında bir çok çalışma yapar.

Almanya Treni Belgeselinden bahseder misiniz?
Şahin YILDIRIM:
“Türk işçilerinin Almanya’ya ve diğer Avrupa ülkelerine gelişinin 50. yılı nedeniyle 2011 çekilen ‘Almanya Treni’ belgeselinin ben Hollanda Koordinatörlüğünü yaptım. Gurbetçilerin ilk lokomotif ile yola çıktığı Sirkeci Garı’ndan  ‘Acı Vatan’ yolculuğunu anlatan 8 bölümlük belgeselden oluşuyor. Bu belgesel sadece Avrupa’ya yolculuğu değil ayrıca yakın zamanda tarih ve siyasetteki son gelişmelere de dikkat çekiyor. Özetle Avrupa göçün umut ve acılarını ele alan belgeseli yayın yönetmeni Turgut Söğüt ile yapmak çok güzeldi. Bu belgesel sadece bana kimlik bilincini değil, ayrıca Avrupa’daki Türklerin kaldıkları ülkelere katkılarını ve başarılarını yakından görmeme sebep oldu. Belgesel için röportaj yaptığım Milletvekilleri, yerel siyasetçiler ve birinci nesille röportajlar biz Avrupa’daki Türklerin geleceğini yakından incelememe ve araştırmama vesile oldu. Duyguların pekiştiği ve tarihin kayıtlara geçtiği belgesel için çok takdir altık. Bu da bizim için büyük onur vesilesi oldu. “

almanyatreni

Faslıların Hollanda´daki 50. yılı ile alakalı projeyi yönetmek ve bir eser yazma işi nasıl başladı?
Şahin YILDIRIM: “2008 yılından itibaren göç ve entegrasyon konuları üzerinde çalışmalar yapan kurumların içerisinde bulundum. Bu çalışmalar esnasında başta İngiltere olmak üzere birçok AB ülkesinde Göç Müze’lerini gezme fırsatım oldu. Hatta İngiltere’de yeni kurulan ‘Migration Museum’ da bir ay kadar müze müdiresi ile bire bir çalıştım. Bu gezmeler ve çalışmalar esnasında diğer etnik gurupların tarihi de her geçen gün ilgimi çekmeye başladı. 1600 yıllarından itibaren AB’ye köle olarak getirilen siyahiler ve 1956 yılına kadar Fransa işgali altında bulunan Faslılar ve diğer etnik azınlıkların tarihi ilgimi çekmeye başladı. Bu sebepten Fas´a öncelikle Rabat ve Casablanca şehirlerine gittim ve tarihi yerinde görme fırsatım oldu.

2014 yılında Türklerin Hollanda´daki 50.yıl kapsamında yaptığım projeler bir Faslı ekibinin dikkatini çekti ve bana Faslıların 50.yıl projesini yönetmek üzere iş teklifinde bulundular. İlk etapta şaşkındım. Çünkü Hollanda´da çok başarılı Fas asıllı yazarlar, araştırmacılar ve yönetmenler var. Neden ben sorusunu yönetince onlar bana: ‘Biz senin Türkler için projenden çok etkilendik. Meseleye çok objektif ele almışsın ve ince düşünmüşsün. Çalışmalara sadece belirli bir kesim değil de geniş yelpazeden ele alış biçimin hoşumuza gitti’ dediler ve o yüzden Faslıların projesinin de objektif ve tarafsız biri tarafından yönetilmesini istiyoruz dediler. Bu teklif üzerine bende biraz düşündüm ve ön araştırma yaptım. Kısa süre içerisinde projeyi yönetmek istediğimi ama bazı şartlarımın olduğunu dile getirdim. Bunlardan en önemlisi bağımsız olan ve hem Hollandalılardan hem de Fas asıllı ama farklı kesimi temsil eden bir tavsiye kurulunun kurulması, ikinci şartımın kendi ekibimi yönetim ile birlikte kendim belirleyeceğimi ve tüm çalışmaların program ve planlanmasının benim direktifimde olması oldu. Bunun üzerine kısa süre içerisinde ortak karar aldık ve bir anlaşma yaptık. Faslıların Hollanda´daki tarihi iyi anlamak için ön çalışmamı yaptım ve daha sonra 50.yıl kapsamında düzenlemek istediğimiz çalışma faaliyetlerini hususunu proje şeklinde kendilerine sundum. Yönetim ve bağımsız tavsiye kurulunun onayı ile birlikte proje çalışması başlatıldı ve böylece 2019-2021 kapsamında Hollanda genelinde bir sergi, eğitim programları, film günleri, edebiyat günleri başta olmak üzere bir çok çalışma yaptık ve çalışmamızı iki araştırmacı ve yazarı ile birlikte bir eser ´Een halve eeuw in Nederland´ ile tamamladık. Çalışmalarımıza Hollanda´nın Fas elçisi başta olmak üzere bir çok diplomat, siyasetçi ve akademisyen katılım sağlandı. Projeler farklı şehirlerde 20 kurumla birlikte gerçekleştirildi. Şuanda ‘Een halve eeuw in Nederland’ kitabım Leiden üniversitesi göç bölümü tarafından ilk sınıf öğrencilerine okutuluyor. Tüm çalışmalarımı yakından takip eden ve destek veren Rotterdam Belediye başkanı Ahmed Aboutaleb ve Arnhem Belediye başkanı Ahmed Marcouch kitap tanıtımı esnasında ‘Şahin, sen şuanda Faslıların tarihini birçok Faslıdan daha fazla biliyorsun. Bizi Hollanda’da en güzelde tanıttın. Bir Faslı olarak tarihimizi yazmandan bu çalışmaları yapmandan dolayı teşekkür ederiz’ dediler. Hollanda ve Dünya genelinde farklı alanlarla en iyi belediye başkanı olarak seçilen Aboutaleb ve Ahmed’te bu sözleri duymak elbette güzeldi. Yalnız daha güzeli de çalışmalarımın Fas toplumu tarafından da benimsenmesi oldu.” 
 
Karma Evlilik’lerle alakalı Grenzeloze Liefdes kitabını yazmak nerden aklınıza geldi?  
Şahin YILDIRIM:
“Bir gün İtalyan yazar olan bir arkadaşım ile Hollanda’nın Rotterdam şehrinde bir kafede otururken bana şu soruyu sordu: Şahin: “Benim annem Hollandalı, babam İtalyan asıllı bir işçi. İkisinin de inançla çok fazla bağı olmamasına rağmen aileleri ve devlet tarafından 1960 yıllarda çok zorluklar çekmişler. Hatta 1962-1969 yılında Hollanda hükümeti Hollandalı kızlar göçmen kişilerle evlenmesinler diye bilgilendirme komisyonları bile kurmuş. Bende karma evlilikten olan bir kızım. Hollanda’da bu kadar çok karma evlilikten doğan çocuk olmasına rağmen bunların gündeme gelmemesini anlamıyorum dedi. Bunun üzerine bende o zaman bizde bu konu ile alakalı bir çalışma yapalım dedim.  Nasıl peki dedi? Bende Atlas Kültür Merkezini kurduğumu ve şuanda farklı kültürler üzerinde çalışmalar yapmak istediğimi anlattım. Bunu üzerine ikinci defa detaylar görüşmek üzere Den Haag'da görüştük. Karma evlilikler ile alakalı neler yapa biliriz diye beyin jimnastiği yaparken aklıma uzun zamandır Amsterdam Üniversitesinde karma evlilikler üzerine araştırma yapan Dienke Hondius adındaki öğretim görevlisi geldi. Bunun üzerine Dienke ile yeni bir randevu yaptık ve karma evlilikler hususunu kendisiyle görüştük. Görüşme esnasında Dienke Hondius bize kendi yaptığı araştırmalara göre Hollanda’da 2054 yılında her 3 bireyden birinin farklı etnik uyruğa sahip olacağını ve Hollanda’da yaşayan herkesin yenidünya düzenine göre değiştirmesi gerektiğini söylemesi üzerine bizde farklı etnik azınlıklardan Hollandalılar la evlenmiş 24 kişi ile bire bir röportaj yapmak üzerine anlaştık. Daha sonraki toplantılarda ise röportaj için kullanacağımız soruları, konuları ve etnik gurupları belirledik. İnanç, iki kültür ve eğitim, toplumsal önyargılar gibi konular başta olmak üzere farklı konuları ele alarak karma evlilik yapan ve uzun zaman beraber olan kişilerin evlilik sırlarını çözmeye yönelik sorular hazırladık. Amacımız 2054 Hollanda’da yaşayan bireylerin farklı etnik azınlıklarla yapacağı birliktelik veya evlilik için bir çalışma yapmak oldu.  Netice olarak karma evlilik yapan ve uzun zaman beraber olan ebeveynlerin eğitim seviyelerinin yüksek olduğunu, çocuklarını ön yargısız yetiştirdiklerini ve tamamen global dünyaya göre, özgür bireyler yetiştirmeye çalıştıklarını fark ettik. Bir birine saygı duymayan, farklılıklara ayak uydurmayan ve empati duygusu az olanların birlikteliklerin kısa sürdüğünü gördük. Buda aslında devletin karma evliliklere karşı komisyonlar yerine karma evlilikler üzerine danışmanlık ve tavsiye kurması ve bu konularda daha fazla çalışmalar yapması  gerektiğini gösterdi. “  

Siz altı göçmen gurupla alakalı Utrecht şehrinde de büyük bir sergi düzenlemiştiniz. Ondan da kısaca bahseder misiniz?
Şahin YILDIRIM:
“Hollanda’ya ikinci dünya savaşından sonra 6 etnik grup ´misafir işçi´ olarak geldi. Bunlar İtalyanlar, İspanyollar, Yunanlar, Yugoslavlar, Faslılar ve Türkler. Sadece Hollanda´nın bombalanan ve dümdüz olan Rotterdam şehrini değil, diğer birçok ilinde araba fabrikası, cam fabrikası, uçak fabrikası ve boya fabrikaları gibi  farklı sektörlerde çalışmaya başladır. Gerek siyasetçiler, gerekse yerel halk ilk etapta bu misafir işçilerin kısa süre sonra gideceğini düşündü ama işçi eksikliği ve ihtiyaçtan dolayı birçok büyük fabrika işçilerin kontratlarını uzatmaya gittiler. Bir çok ‘misafir isçi’ ekonomik sebepten  geldiği Hollanda´da kalıcı oldular. 1980 yıllarda ise bu ülkelerden siyasal, eğitim ve diğer sebeplerden dolayı bir akım oldu. Misafir işçilerin geri gitmeyeceğini ve Hollanda´da kalıcı olacaklarını ancak 1981 yılında fark eden hükümet 1984 te etnik azınlıklar ile alakalı bir rapor yayımlandı. Bununla birlikte bazı yasal ve hukuksal düzenlemeler getirildi. Raporda seçme ve seçilme hakkı, aile birleşimi, dil dersleri ve benzeri konular üzerinde hükümete çalışma yapması gerektiğini söyleyen araştırmacılar siyasal olarak da etnik azınlıkların temsili konuda kanunlarda değişiklik yapmasını sundular. Henüz daha çalışmalar yapılırken 1973 yılında Avrupa’da bir benzin krizi oldu. Hollanda´nın birçok şehrinde etnik azınlıkların ülkelerine geri gitmesi hususunda protestolar düzenlenmeye başladı. Bu protestolarla birlikte etnik azınlıklarla kanun hükmündeki yasalardan faydalanarak siyasi partileri ve hükümeti zor durumda bırakıyordu. Kısacası Hollanda´da yeni bir süreç başlıyordu ve bu süreç devletin zamanında atmadığı adımlar ve gecikmeli adımlarından dolayı bazen sokaklar gurupların karşı karşıya gelmesine sebep oluyordu.  Bende tarih, göç, eğitim ve entegrasyon konuları üzerine yakın çalışmalar yaptığım için bir çok kurum benden ikinci dünya savaşından sonra Hollanda´daki yeni gelişmeleri ve konular için çalışmaya yöneltti. Bunun üzerine Hollanda genelinde 6 gurubun temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurdum ve 2022 yılında Utrecht şehrinde Belediye binasının ve Utrecht tren istasyonun önüne ilk defa çok büyük bir sergi düzenledim.

Utrecht expo 50 jaar

Bu sergide hem 6 etnik gurubun 1950-2020 yıllarında öne çıkan konuları işlendi hem de bu süreci bire bir yaşamış kişi ve kurumlarla çalışma başlattım. Utrecht Üniversitesi´nin göç departmanı, Utrecht Arşiv i ve birçok kurumla birlikte 2022 yılında Utrecht şehrinin resmi olarak 950 yılında Hollanda’da kolektif tarihimizin oluştuğunu ve Hollanda’nın bu etnik azınlıklara alışması gerektiğini vurguladık.  Utrecht belediye başkanı, milletvekilleri, Avrupa Parlementleri ve azınlık gurupları temsil eden birçok kurum ve kuruluşla birlikte sergimizi açtık ve şuanda yerel düzeyde bu anlamda çalışmalar yapılıyor. Kısa süre sonra Utrecht şehrinde belediyenin de onayı ile bir  ‘Misafir İşçi Anıtı dikilecek. 10 yıl önce alt yapısını hazırladığımız çalışmalar şimdi meyvesini vermeye başlıyor. Hollanda’nın birçok şehrinde bu temalar farklı şekillerde işleniyor ve Üniversiteler göç konusu hususunda bizden tavsiyeler alıyorlar. ” 

Ulusal ve uluslararası projelerinizin yanında bir de Hollanda Eğitim Platformu’nun (NEDOP) kurucususunuz ve farklı kurumlar altında yılda binden fazla öğrenciye dersler veriyorsunuz. Bize NEDOP’tan bahseder misiniz?
Şahin Yıldırım:
Hollanda Eğitim Platformu (NEDOP) geçmişi 2008 yılına dayanmaktadır. Aile kurumu olan NEDOP çalışmalarına ilk olarak Hollanda’nın Lahey şehrinde başlamıştır. Daha sonra Lahey’de bulunan farklı okulların içinde derslerine devam etmiştir. Hollanda eğitim platformu çatısı altında aşağıdaki şu kurumlar yer almaktadır: Finaal Educatie Centrum, Excellent Academy, Oxford Academy,

Smartie , Leerkracht Detachering ve Mister Einstein. NEDOP olarak yıllık yaklaşık bin öğrenciye okul sonrası ev ödevi ve sınav desteği veriyoruz. Mevcut durumda yaklaşık 100 partime ve fulltime öğretmenlerimiz var ve Hollanda genelinde 50 den fazla okulla birlikte çalışıyoruz.

Finaal Educatie Centrum, Excellent Academy ve Oxford Academy olarak Güney Hollanda bölgesinde okul sonrası ek dersler vermekteyiz. Kitlemiz özellikle ilkokul, orta okul ve mesleki okullardan oluşuyor. Öğrenciler kurumlarımızda bireysel ve guruplar şeklinde dersler veriyoruz. Bunun yanı sıra öğrenciler Robotica, Sunum ve  Cambridge English alanlarında kendini geliştire biliyor veya yaz sezonu firsat bilere okullarımıza yaz kurslarına katılım sağlıyorlar. Ayrıca  öğrencilerimizle yılda 1 veya 2 defa müzelere, üniversitelere, belediyelere, Parlamento’ya veya AB Parlamentosu gibi kurumlara ziyaretlerde bulunuyoruz. Amacımız yetenekli çocukların ufuklarını açmak ve kurumların nasıl çalıştığını ve ne tür kararlar aldığını öğretmek ve kendi alanlarında kendilerini geliştirmesini sağlamak. Kurumlarımız Güney Hollanda bölgesinde 50 okulla birlikte çalışan veya iletişimde olan A marka bir kurumdur. Öğretmenlerimiz en az 2-3 yıllık tecrübelidir. Diğer kurumlarda farkımız kaliteli hizmetimiz. Bunu da kendi ürettiğimiz güncel kitaplarla, küçük sınıflarda (2 ve 10 kişilik) ve planlı bir şekilde yapıyoruz. Ayrıca bizim için okul, veli ve kurum ilişkisi çok önemlidir. Bu sebepten her dersten sonra öğrencilerimizin velileri öğretmenlerimizden öğrencinin durumu hakkında kısaca bir email gider. Böylece veli daha yoldayken ve çocuğunu almaya gelirken çocuğunun sınıf durumundan haberi olur. Ayrıca kurum için uyguladığımız sistemle her öğrenciyi seviyesine göre yerleştiriyor ve üç ayda bir öğrencilerimiz ara sınavlar yaptırarak durumlarını yakından takip ediyor ve gelişimlerini velilerle masaya yatırıyoruz. Kurumlarımız bölgesel olarak farklı yerlerde faaliyet gösterdiği gibi farklı kitlelere hitap etmekte ve 15 yıldır aralıksız büyütmektedir.

Smartie resmi olarak 2016 yılında kurulan bir kurumdur. 25 kişilik titiz bir ekiple ilkokullar için toplamda 82 kitap geliştirdi. Bu kitaplar öncelikle NEDOP çatısı altında faaliyet gösteren kurumlar tarafında kullanılmak üzere geliştirildi yalnız daha sonra webshop üzerinde bireysellere satılımına başlandı. Kısa süre öncede Smartie tarafından geliştirilen kitaplar içerik olarak daha da zenginleştirildi ve şuanda Hollanda genelinde 50’den okul tarafından kullanılmaktadır.

Hayalimde hep diplomat olmak istedim. Eğitimimi bunun üzerine aldım ama en sonunda özel eğitime girdim.

Leerkracht Detachering Hollanda’daki öğretmen ihtiyacına/ eksiliği binaen 2019 yılında resmi olarak kurulan bir kurumdur. Kurum Güney Hollanda başta olmak üzere farklı bölgelerde okullarla birlikte çalışmaktadır. Özellikle koronavirus döneminde eksik öğretmen ve hastalığı sebebiyle uzun süre ders veremeyen okullarda öğrencilerin derslerini idame etmeleri için kurum kendi geliştirdiği öğretmenleri farklı bölgelerde görevlendirerek okulların öğretmen açığı ve eksikliğini gidermekte yüklenici bir rol almıştır. Mevcut durumda hala bir kaç okul kuruluşları ile ortak kısa ve orta vadede öğretmenlik programlarını sağlamak ve okulların bu ihtiyaçlarını gidermek için çalışmalar yürütmektedir.
Mister Einstein Hollanda genelinde faaliyet gösteren dijital bir eğitim aplikasyonudur. 2020 yılında resmi olarak kurduğum aplikasyon ilkokul, ortaokul ve mesleki okullar için özel tasarlandı. ‘Mister Einstein’ haftanın 7 günü ve günde 12 saati Hollanda müfredatını içinde yer alan bütün derslerle alakalı öğrencilerin öğretmelere sorularını sormalarını sağlar.

De studenten vonden Einstein

Mister Einstein aplikasyonu tamamen NEDOP yönetim kurulunun gözetimi ve ekibi dahilinde özel tasarlanmıştır. İçinde Microsoft Teams, ZOOM ve WhatsApp in yanı sıra ekinimiz tarafından özel geliştirilen birçok özelliğinin yanında aplikasyon ayrıca içinde bir kütüphane barındırıyor ve özel dersler içinde bire bir alanında uzman öğretmen ile bağlantı yapmasını sağlıyor. Google üzerinden canlı yayın yapma hakkı elde eden kurumumuz gerek alt yapısı ile gerekse güvenlik hususunda üst derece olarak dışardan yapılacak herhangi bir müdahalelere karşın AB  standartlarında sertifikalandırılmış kurum tarafından onay almıştır. Mister Einstein sayesinde eğitimi öğrencilerin ayaklarına getirdik ve artık hiç bir soruları cevapsız kalmıyor. Ogrenciler dünyanın neresinde olursa olsun aplikasyona abonelik sağlıya biliyor ve ek derslerden ve özel derslerden faydalana biliyor.
 
Ayrıca 2022/2023 yılı içerisinde Mister Einstein olarak Hollanda Eğitim bakanlığı ile 5 okulda pilot çalışması yaptık. Hollanda da yapılan seçimler sonra koalisyon görüşmeleri devam ettiği için şuan Milli Eğitim bakanlığı ile çalışmamız bekletilmektedir. Hedefimiz 2024/ 2025 eğitim yıllında milli eğitim bakanlığı aracılığı ile 10 yeni okulla yeni bir çalışma yapmaktır. Onun dışında önümüzdeki yıllarda aplikasyonumuzu farklı okullara ve belediyelere tanıtım çalışması yapacağız.  Diğer taraftan aplikasyonu Belçika ve Türkiye’ye götürmek için çalışmalarımız devam etmektedir.
 
Eğitim dönemimde hep ikili ülke ilişkilerine ilgi duydum. Bu bağlamda Hollanda’da Avrupa komisyonları içinde çalışmalar içinde bulundum. Hayalim hep ikili ülke ilişkilerine katkı sunmak ve kültürel alanlarda farklı kesimleri birleştirmek olmuştu. O yüzden hep hayalimde iyi bir diplomat olmak vardı. Yüksek lisans eğitimini bunun üzerine aldım ama en sonunda eğitime sektörüne girdim ve bugün gerek dershanelerimiz üzerinden gerekse kurduğum dijital eğitim platformu üzerinden geleceğin diplomatlarını ve Einstein ‘larını yetiştiriyoruz. “  

Daha önce 2014 yılında işçi göçünün 50. Yıl kapsamında birçok çalışma yaptınız. Bize bunlardan biraz bahseder misiniz?
Şahin Yıldırım: “Hollanda- Türkiye ilişkileri daha önce dediğim gibi tarihte çok önemli bir yere sahiptir. Gerek Osmanlı zamanında gönderilen ticaret kapitülasyonları gerekse 1924 yılında Hollanda’nın Türkiye’yi ilk resmi ülke statüsünde tanıması ve birinci dünya ve ikinci dünya savaşından sonra bir çok Hollandalının Amerika, Kanada ve Avusturalya gibi ülkelere gitmesi sonrası oluşan işçi açığını kapatmak için 19 ağustos 1964 yıllında dönemin Sosyal işleri bakanı Ali Nazik bey ve Hollanda bakanı arasında imzalanan resmi ‘işçi göçü’ anlaşması. O dönemde memleketlerini arkalarında bırakıp çalışmaya giden Türkler,  yıllar içinde burada yeni hayatlar kurdu. Zamanın’da “Gastarbeider” yani ‘misafir işçi’ olarak adlandırılan birinci nesil süre zarfında her ne kadar göçmen, etnik azınlıklar ve yabancılar gibi terimler kullanıldıysa da yarım asır sonra bu terimler yerini ‘Nederlandse Türken’yani ‘Hollandalı Türkler’ kavramına bıraktı. Kısacası zorlukları ve güzellikleri ile inişleri ve çıkışları Hollanda’da ‘kolektif’ bir tarihimiz oluştu. İlk etapta sayıları yüzleri geçmeyen Türk toplumu bugün itibarı ile Hollanda’da 500 bine yakın bir nüfusla en büyük azınlığı oluşturuyor. 

İşçi göçü anlaşması çerçevesinde Hollanda ya davet edilen Türk toplumunun hikayesi gururla anlatılması gereken bir tarih. Çünkü biz Hollanda’ya yük olan bir millet değil, yük almaya gelen bir millet olduk. O yüzden gururla anlatacağımız bir hikayemiz var.

Hollanda’daki Türkler ülkedeki en büyük azınlık gurubu oluşturduğu gibi siyasetten, kültüre, araştırmadan işverenine kadar her sektörde temsil ediliyorlar. Peki ama yarım asırdan fazla olan bu süreç nasıl bu aşamaya geldi? Hollanda’ya ilk gelen Türk kimdir?  İşçi göçü anlaşması neden yapıldı? Birinci nesil Türkler Hollanda’da nerelerde çalıştılar? Birinci nesil ne tür şartlar içinde yaşamlarını idare ediyorlardı? Pansiyon hayatları nasıldı? Birinci neslin Hollandalı komşuları ile geçimleri nasıldı? İlk gelen nesil Türkiye ile iletişimi nasıl sağlıyordu? Hollandalılar 1960 yıllarında Türkler için neler düşünüyorlardı?  Diasporadaki Türklerin ülkelerine nasıl katkıda bulunuyorlar?  Hollanda’da oluşan kolektif tarihimize nasıl sahip çıka biliriz? Hollanda’da şuan 3. ve 4. Nesilden bahsediyoruz. Bu nesil Hollanda’ya entegre süreci nasıl gidiyor? Türklerin Hollanda’daki asimilasyon süreci ne zaman başlar? Türkiye Hollanda başta olmak üzere Avrupa’daki Türkler nasıl stratejik adımlar atmalı? Bu sorulara cevap bulmak için 2013 yılında ikinci nesilden oluşan bir ekiple Den Haag şehrinde Atlas Kültür Merkezini kurdum.

Alaina-Fotografie

HOTIAD Hollanda’daki İşletmelerin sorunlarını MKB sorumlusu milletvekili Kisteman ile görüştü HOTIAD Hollanda’daki İşletmelerin sorunlarını MKB sorumlusu milletvekili Kisteman ile görüştü

Amacımız  Hollanda’ya işçi göçün 50.yıl kapsamında Hollanda genelinde çalışmalar yapmak ve Hollanda’daki kolektif tarihimize sahip çıkmak ve yeni nesillere aktarmak oldu. Bu kapsamda genel koordinatör olarak çalışmalar için farklı komisyonlar kurdum ve kitap, sergi, eğitim programları, belgesel, tiyatro gösterileri, literatür akşamları ve seminerler için kolları sıvadık. Yapılacak çalışmaların hak ettiği seviyede çalışma olması için ve tanıtılması için Hollanda genelinde farklı Üniversitelerle, kütüphanelerle, arşivlerle, müzelerle ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışmalar yürüttüm. İlk etapta Hollanda’nın farklı şehirlerinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımız daha sonra Türkiye’nin farklı illerinde gerçekleştirildi. Bu bağlamda göçün 50. Yılı kapsamında hazırladığımız ‘Gurbette ‘ sergimiz başta İstanbul, Ankara, Bursa, Tranzon ve Elazığ illerimize gitti.

Türkiye’nin Hollanda ile yaptığı işçi göçü anlaşması ile ikili ülkeler arasında yeni bir süreç başladı. Bugün Hollanda küçük olmasına rağmen Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülke. Ayrıca Türk milletinin geldikleri ülkeye ekonomik olarak kattığı değer muazzam. 2008 krizinden önce yayımlanan bir rapora göre Hollanda’da yaşan Türk’ün ekonomiye zarar değil aksine Hollandalı ve Hollanda’da  yaşayan diğer uyruklu  insanlara iş istihdamı sağladığı gözlemlenmiştir. Bu da tarihten şimdiye Türk toplumunun Hollanda’da gururla anlatılması gereken bir tarihinin olduğunu gösteriyor. Çünkü biz Hollanda’ya yük olan bir millet değil, yük almaya gelen bir millet olduk”

“Tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur. “

“Bu sene (2024) Hollanda’daki işçi göçünün 60.yılını hep birlikte kutlayacağız. Bu bağlamda Atlas Kültür Merkezi olarak farklı projelerimiz olacak. Bu kapsamda şahsen ’60 jaar, 60 verhalen’yani; 60 yılda, 60 hikaye kitabım üzerine çalışıyorum. Ayrıca Lahey Belediyesi’nin sergi bölümde büyük bir sergi hazırlıklarımız devam ediyor. Bununla birlikte farklı okullar(ilkokul, ort okul, meslek okulları, yüksek okullar ve üniversiteler) ile birlikte bir eğitim program çalışmalarımız,  2. ve 3. nesilden oluşan bir ekiple tiyatro çalışmamız ve Hollanda’nın farklı arşivleri ile ortak bir duyurumu çalışmamız olacak. Bu çalışmalar bir yandan birinci nesilden eski fotoğraf, iş belgesi gibi benzeri dokümanlarının arşivlere ulaştırması sağlamak ve kayıtlara almak istiyoruz diğer taraftan da üniversite öğrencilere farklı tez konuları üzerinde çalışma yapmalarının ön çalışmasını hazırlıyoruz. Son olarak Hollanda’nın iki şehrinde göçmen anıtı çalışmamız olacak. Amacımız Hollanda’daki köklü tarihimizi kendimiz kayıtlara almak ve nesilden nesle aktarmak. Nitekim tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur. İkinci nesilden biri olarak sorumluğumuzun farkındayız ve tüm çalışmalarını titizlikle yapıyoruz. Çalışmalarımız alanında uzman ekip’lerle ve gönüllü kişilerle ve Hollanda’daki farklı STK’lar ile tüm hızıyla devam ediyor. Hollanda’ya göç konusundaki bu çalışmalarla en büyük hayalim tarihi yine tarihe bizzat yaşamış kişilerle röportajlar yaparak, arşiv belgelerine ulaşarak, gazetelerde önde çıkan başlıklar ve gündeme oturan konularla ve farklı araştırma kaynaklarından faydalanarak nesilden, nesle korunmasını sağlamak ve 2014 yılında Türklerin işçi anlaşması kapsamında başlattığım 50.yıl çalışmasını 2064 yılında işçi göçü anlaşmasının 100.yılda’da  ´100 jaar, 100 verhalen´ yani ‘100 yılda, 100 hikaye’ tamamlamak.
 
Şahin Yıldırım kimdir? 

SAHIN YILDIRIM 1 EXCELLENT ACADEMY
2011 yılında TRT’de yayımlanan “Almanya Treni’ belgeselinin Hollanda’daki koordinatörlüğünü yaptı. 2012 yılında ise Hollanda Ulusal Arşivinde Hollanda Türkiye ilişkilerinin 400. Yılı çerçevesinde düzenlenen ‘Prins ve Pasja’ sergisinin koordinatörlüğünü yaptı. 2014 yılına Türklerin Hollanda’ya göçünün 50. yılı çerçevesinde  ’50 jaar, 50 verhalen ‘kitabını yayımladı ve bunun yanı sıra bir dizi çalışmalar ( fotoğraf sergisi, belgesel, konferanslar ve edebiyat günleri vs.) düzenledi. Şahin YILDIRIM 2019-2022 yılları arasında Türkiye’nin farklı illerine (İstanbul, Ankara, Bursa, Trabzon ve Elazığ) Hollanda’daki kolektif tarihimizi anlatan ‘Gurbette’ adındaki sergisini götürdü ve Üniversitelerle ortak çalışmalar yaptı. Şahin Yıldırım 2016 yılı sonunda araştırmacı, İneke van der Valk ve Arap Dili ve Edebiyatı uzmanı ve yazar , Hanina Ajarai ile birlikte Faslıların Hollanda’ya göçünün 50. yılı çerçevesinde bir eser ‘Een halve eeuw in Nederland’ yayımladı. Şahin Yıldırım 2019 yılında Hollanda´da karma evlilikler üzerine `Grenzeloze Liefdes´ adında bir eser yayımladı. 2016 yılından itibaren Hollanda Eğitim Platformu - NEDOP yönetim kurulu üyesi olan Şahin YILDIRIM 2024 yılında Türklerin Hollanda’daki 60. yıl işçi göçü anlaşması cercevesinde ’60 jaar, 60 verhalen’yani; ’60 yılda, 60 hikaye’ eserini yayımlayacak ve Hollanda genelinde birçok kurum ve STK ile bir dizi çalışmaları yönetecek. Den Haag’da yaşayan Şahin Yıldırım 36 yaşındadır ve 4 dil bilmektedir.  

©Sonhaber.eu

Haberlerimizi İnstagram hesabımızdan da takip edebilirsiniz.

WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.