Almanya’nın Wuppertal kentinde 5 aylık hamile ve 2,5 yaşında bir çocuk annesi 27 yaşındaki Zehra Daşkın, kanama şikâyetiyle götürüldüğü hastanede yaşamını yitirdi. Eşi ve ailesi olayla ilgili ihmal olduğu gerekçesiyle hukuk mücadelesi başlattı.

Hürriyet’ten İskender Güngör’ün haberine göre; Zehra Daşkın kanama şikâyetiyle rutin kontroller için ev doktoruna gitti. Doktoru bu dönemde kanamanın olabileceğini, korkulacak bir şeyin olmadığı belirterek geri gönderdi. 

Abisi Bayram Daşkın’ın ifadesine göre, Zehra günlerce ağrı çekti ve kanaması devam etti. Bunun üzerine bu kez de ambülansla Wüppertal yakınlarındaki Helios Klinikum Schwelm hastanesine götürülür.

Zehra Daşkın, kayınpederinin ihmal ve bakımsızlıktan dolayı vefat ettiği şüphesi olan bu hastaneye gitmeyi istemese de Helios Klinikum Schwelm hastanesinde yoğun bakıma yatırıldı.

Zehra Daşkın’ın üç gün boyunca hastanede kanaması devam etti. Bunun üzerine hem kendisi hem de eşi Ömer Şengül, çocuğun alınarak annenin kurtarılmasına karar verdi. Baba Ömer Şengül yetki için imza vereceklerini ifade etti, ancak doktorlar çocuğun alınmasına yanaşmadı. Üç gün sonra bebek anne karnında vefat etti. 

Bu aşamada doktorlar; kanamanın durmaması üzerine annenin durumunun daha kritik hale geldiğini belirterek, Zehra Daşkın’ı ameliyata alır. Ameliyat esnasında hem ölen bebek hem de kadının rahmi alınır. Helios Klinikum Schwelm hastanesi doktorları aileye hastayı uyuttuklarını her şeyin kontrollerinde olduğunu söyler. 

Ömer Şengül gazeteye verdiği açıklamada, doktorların ve hemşirelerin çelişkili ve tutarsız ifadelerinin kendilerini şüphelendirdiğini belirtirken, “Üç gün sonunda eşiniz beyin kanamasından öldü, alın götürün!” demeleriyle hepimiz yıkıldık. Başından beri bir şeylerin yanlış gittiği belliydi. Ailemle üç yabancı doktor ilgileniyordu. Ama doktorların Almancaları bile yoktu kendileriyle iletişim zorluğu çekiyorduk. Kanamanın İlk doğumdaki sezaryen bölgesinden geldiğini fark edemediklerini kendi aralarında konuşurken açıkça duyduk.” dedi.

Ailenin doktorlara yaptığı ikazları hiç dikkate almadıklarını belirten  Şengül, “Eşimden kurban kanı gibi kan fışkırıyordu. Bir insanın canı bu kadar mı ucuz. İkazlarımızı hiç dikkate almadılar. Göz göre göre eşimi öldürdüler. Hem hastaneyi hem doktorları mahkemeye verdim.  Adli tatbikat başlattık. Bu işi sonuna kadar takip edeceğiz.” şeklinde açıklamada bulundu.

2 buçuk yaşındaki oğlu Şervan’ın annesinin fotoğraflarına bakıp sürekli ağladığını belirten Şengül, ”Annesinin ne zaman geleceğini soruyor. Allah böyle acıyı kimseye vermesin.”dedi.

Viyana’dan gelen Abi Bayram Daşkın ise kardeşinin cenazesinin adli tıp soruşturması için 8 gün hastane tarafından kendilerine verilmediğini belirterek, diğer akrabalarının Avrupa’nın çeşitli şehirlerinden geldiklerini ve herkesin bitkin olduğunu ifade etti. Muş nüfusuna kayıtlı aileye cenaze bir hafta sonra teslim edildi.

Cenaze yakınlarından yaklaşık 60 kişilik acılı aile yakınları, 30 Aralık’ta Köln Bonn havalimanından, İstanbul aktarmalı olarak Muş’a gönderildi.

Haberlerimizi İnstagram hesabımızdan da takip edebilirsiniz.

WhatsAppta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Sitemizde yayımlanan haberlerin her türlü hakkı SONHABER.eu’ya aittir. Haberin linki kaynak olarak gösterilmeden alınan haberler için hukuki işlem başlatılacaktır.