Bu yazıyı 12 yıl önce 80 yıl önce 80 yıl sonra başlığı ile yazmıştım. Kaç yerde, kaç kere yayınlandı sayamadım. Hep Cumhuriyet bayramlarında yayınlardım. Bu kez yaşlılığımızdan ya da yorgunluğumuzdan olacak unuttuk. Sadece başlığını değitiştirerek Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. Yılı dolayısı ile yayınlıyoruz.

Eserler vardır asırlar öncesinden günümüze kadar gelmiş dimdik ve ayakta. Örnek mi, alın size 'Cumhuriyetimiz'...

İnsanlar vardır yıllar, asırlar önce yaşamış. Fakat yaptıkları işler, söyledikleri sözler, bıraktıkları izler daha dün gibi, bugün gibi değerinden bir zerre bile kaybetmediği halde günden güne değerlenen...
Örnek mi, işte size 'Ulu Önder Kemal Atatürk'...

Olaylar vardır, asırlardır tekrarlanan: 'Biz bu filmi kaç kez görmüştük! ' dedirtecek türden. Örnek mi, geriye dönüp şöyle '80 yıllık Cumhuriyet tarihi'ne bir göz atın... Seve seve, gözünü kırpmadan dedelerimizin, ninelerimizin kanları ile suladığı vatan toprağı uğruna ölüme gülerek gidenler. Buna rağmen her fırsatta yıkmak, parçalamak için fesat ve fitne yuvalarında şer üretenler... Her şeye rağmen vatan, bayrak, bağımsızlık, özgürlük uğruna göğüslerini siper edenlerin başarısı, mutluluğu ve tarih sayfalarına altın harflerle yazılan adları... Örnek mi, işte 'Kubilay'...

Her seferinde şer üretenlerin hezimete uğraması, şer yuvalarının dağıtılması ve adlarının tarih sayfalarına birer kara leke olarak düşmesi...
Örnek mi, çok ama adlarını yazmaya bile gerek yok...
Şiirler vardır onlarca, yüzlerce yıl önce yazılmış, şairini ölümsüzleştiren.
Örnek mi, elbette örnek çok fakat özellikle 'Neyzen Tevfik…
Neden mi Neyzen Tevfik? Çünkü söz konusu Cumhuriyetimiz, söz konusu Ulu Önder Atatürk... Söz konusu içeride ve dışarıda 'Cumhuriyet ve Atatürk' kelimelerini duymaktan bile rahatsız olanlar! Yine söz konusu Cumhuriyet, yine söz konusu Atatürk olmuş. Ney ustası, büyük nüktedan, hiciv şairi Neyzen Tevfik cevabını vermekte gecikmemiş... Hem de öyle bir cevap ki, Atatürk´e, Cumhuriyetimize dil uzatanların gelmişlerinin, geçmişlerinin hattâ geleceklerinin suratlarında tokat gibi patlayan bir cevap:

Ne ararsın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa neden türban sorarsın

Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararı, içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk´e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk´e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz …

( Neyzen Tevfik’e mal edilen bu şiir aslında 1994 yılında Mutlu Çelik’e aittir )

Yavuz Nufel