Sonhaber'i takip etmek ve haberlerimizin doğrudan telefonunuza gelmesini sağlamak için buraya tıklayın.
Hollanda’da seçime iki gün kaldı. 29 Ekim’de milyonlarca seçmen sandık başına giderek önümüzdeki dört yıllık dönemde ülkeyi yönetecek parti veya partiler için oyunu kullanacak. Geçici hükümetin düşmesinin ardından seçim kampanyalarına hız veren partilerden biri olan ve özellikle ülkedeki Müslümanların haklarını savunmak için çalışan DENK Partisi, bu seçimlerde seçmenin desteğiyle milletvekili sayısını 5’e çıkarmayı hedefliyor.
Yapılacak seçimle ilgili Sonhaber.eu’nun sorularını yanıtlayan DENK Milletvekili Doğukan Ergin hem partisinin çalışmalarını hem seçim ortamını değerlendirdi. Bu seçimlerin özellikle Müslümanlar için büyük önemi olduğuna değinen Ergin, “Bu artık son dönemeç. Oyumuza sahip çıkmalı ve sandık başına gitmeliyiz. Yıllardır olmayacak dediğimiz her şey oldu. Birçok yasak getirildi. Biz sesimizi çıkarmazsak durum daha da kötü olacak.” dedi.
DENK Partisi Milletvekili ve partinin 2. sıra adayı Doğukan Ergin, Sonhaber.eu’ya konuştu. Ergin, seçime iki gün kala, Müslüman seçmenlere önemli mesajlar verdi.
Son günlerde camilerimize yönelik artan saldırıları nasıl yorumluyorsunuz? Neden saldırılar bir anda artmaya başladı? Genel olarak siyasetin dilinde bir değişim mi var? Parti başkanlarının söylemlerinin bunda ne kadar etkisi oluyor?
Uzun yıllardır zaten Hollanda’daki camilere yönelik saldırılar oluyordu. Özellikle Hollanda siyasetinde sertleşen bir dil var ve bu dili bugüne kadar büyük oranda sağ partiler kullanıyordu. Yani aşırı sağ ve İslam düşmanı partiler kullanıyordu. Yaklaşık üç hafta önce YeşilSol/PvdA partisi lideri resmen Meclis’te “Diyanetin etkisini kırmalıyız, hatta Yeşilgöz’le beraber çalışmalıyız, ortak hareket etmeliyiz.” dedikten sonra artık bu söylemi maalesef, sözde Müslüman değerlerine ve haklarına sahip çıkan partiler de kullanmaya başladı. Bu durum camilere yönelik şiddeti normalleştirdi. Maalesef toplumda bundan kendine pay çıkaran insanlar oluyor. Camilerimize yönelik saldırılarda ciddi bir artış yaşanıyor. Bunun nedeni de camilere yönelik bu nefret dilinin Hollanda solu tarafından normalleştirilmesinden kaynaklanıyor.
Siyasetçilerin özellikle insanlara korku aşılayarak camileri sanki bir tehditmiş ve hatta ülkenin iç güvenliği için bir tehlikeymiş gibi göstermesi etkili oluyor. Yani Müslüman düşmanlığını ve camilere karşı olan karşıtlığı normal hâle getiriyorlar. Bu da toplumda kendini bilmez, kendine vazife edinen bazı kişilerin bundan pay çıkarmasına yol açıyor.
Son zamanlarda şunu görüyoruz: Bu ülkede artık Nazi sempatizanları, aşırı sağcılar kendilerine güveniyor ve ilk buldukları hedef camiler oluyor. Bakın, Den Haag’da yaşanan olaylarda hangi sloganlar kullanıldıysa aynı sloganları Waalwijk’deki Diyanet’e bağlı camiye yapılan saldırılarda da gördük. Camiye bu sloganları yazmışlardı.
Helal kesim yasağının tekrar gündeme getirilmesi neyi gösteriyor? Hayvanlar İçin Partisi’nin önerisini ve Danıştay’ın buna yaptığı değerlendirmeyi nasıl görüyorsunuz? Bu tasarı neden şimdi tekrar gündeme getirildi?

Hollanda’da Danıştay’ın iki görevi vardır: Biri bağlayıcı kararlar almak, diğeri parlamentoya yasama konusunda tavsiye sunmaktır. Şu anda yasayla yalnızca Müslüman ve Yahudilere tanınan kesim serbestisi mevcut. Ancak siyasi atmosfer değişti. Artık birçok parti “hayvan hakları, din özgürlüklerinden daha önemli” görüşünde.
Hayvanlar İçin Partisi’nin tasarısı Meclis’te geniş destek buldu. Bu yüzden hükümet düşmeden önce tasarıyı yeniden gündeme getirdiler; hedefleri mevcut hükümet döneminde yasayı geçirmekti. Ancak maalesef — tabii onlar açısından maalesef— hükümet düştü. Ben hükümetin düşmesinden memnunum çünkü olması gereken şey de buydu. Bu nedenle sundukları tasarı da beklemede kaldı.
Seçimlerden sonra nasıl bir yol izlenir sizce?
Bu tamamen seçim sonuçlarına bağlı. Eğer din özgürlüğüne önem veren partiler — ki DENK bunların başında geliyor — yeterli oy alırsa bu tasarı uzun süre rafa kalkar. Dolayısıyla seçmenlerimizin tercihine bağlı. İki gün sonra vatandaşlarımız haklarını kullanıp bizlere destek verirse, bu taslağın tozlu raflara kaldırılmasını sağlayabiliriz. Biliyorsunuz, Daha önce de benzer bir yasa taslağı Meclis’te gündeme gelmiş, Senato’da birkaç vekilin “hayır” oyu vermesiyle reddedilmişti. Dolayısıyla bu tür yasalar birkaç oy farkıyla geçebiliyor.
Bu nedenle seçmenlerimiz helal kesimin devam etmesini istiyorsa, DENK Partisi’ne destek vermeli ki biz de bu yasağa karşı güçlü durabilelim.
Müslümanlara getirilmek istenen yasaklar artmaya devam ediyor. Özellikle partilerin seçim programlarında ve yapılan parti liderleri toplantılarında bunu sıkça görüyoruz. Bunun nedeni nedir?

Hollanda’da maalesef özellikle son anketlerde kötü durumda olduğu görülen partiler şu anda Müslümanlar üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Kendi başarısızlıklarını, kendi beceriksizliklerini bu şekilde örtmeye çalışıyorlar. Ama halk bunu görüyor. Halk, o siyasi partilerin başarısızlığını görüyor.
Halk bu ülkenin değiştiğini, Müslümanların bu ülkeye ciddi anlamda katkı sağladığını ve ülkenin bir parçası olduğunu görüyor. Dolayısıyla o partiler bu propagandalarına devam edecek ve bir kısmı bu sözlere aldanacak. Ancak biz DENK Partisi olarak insanlarımızın bu ülkeye katkısını anlatmaya devam edeceğiz.
Sizce başta Türk seçmenler olmak üzere, seçmenler neden siyasete küstü?
DENK Partisi 10 yıldır var ve ondan önce çeşitli partilerde farklı siyasetçiler seçmenin güvenini yitirmesine neden oldu. Çünkü seçmenler destek verdi, oylarını kullandı ama umduğunu bulamadığı için siyasete küskün. Biz bunu on yıldır tamir etmeye çalışıyoruz ve belirli bir yol kat ettik ama hâlâ seçimlere ideal katılımı sağlamış değiliz. Burada çok çalışmamız lazım.
Benim insanlardan duyduğum genellikle “Biz uzun yıllar oyumuzu kullandık. Doğukan Bey, size güveniyoruz, sizi tanıyoruz, siz yanımıza gelip gidiyorsunuz. Ancak biz uzun yıllar bize hizmet vermeyen, ‘şunu yaparım’ deyip de tam tersini yapanlara oy verdik. Artık siyasetçilere güvenmiyorum.” şeklinde. Dolayısıyla ben seçmeni bu konuda haklı buluyorum.
Ne zaman oy verirsin? Eğer hizmet alırsan, sana verilen söz tutulursa ve sana destek verilirse sandığa gidersin. DENK bu konuda güvensizliği gidermek için çok çaba sarf etti ama henüz yolun ortasındayız, öyle söyleyebilirim.
Seçmenden beklentiniz nedir?
Ben seçmenlerin 29 Ekim’de sandık başına gitmelerini bekliyorum. Sadece 10 dakikasını ayırarak seçme haklarını kullanmalarını ve önümüzdeki dört yıl boyunca haklarını savunacak partiye oy vermelerini istiyorum.
DENK Partisi olarak kurulduğumuz zamandan bu yana Müslümanların haklarını savunmak için çaba sarf ettik ve bunun için daha fazla emek vermeye ve onların haklarını korumaya hazırız. Daha önce de bahsettiğim gibi, helal kesim yasağı birkaç vekil sayesinde yasalaşamadı. Dolayısıyla DENK Partisi olarak biz sandalye sayımızı 4 veya 5’e çıkarabilirsek daha fazla söz hakkı elde edebiliriz.
Seçmene söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Seçmene söylemek istediğim şey şu: Biz buradayız. DENK Partisi burada; insanlarımızın vatandaşlık haklarını savunuyor, başı derde girdiğinde danışabileceği, arayabileceği bir parti. Bize ulaşmaları çok kolay. Biz bir kişi olsak bile bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Ancak insanlarımızın da bu mücadeleye destek vermesi gerekiyor. Yani seçim günü sandığa giderek oyunu kullanmalı. Sadece kendi oyuna değil, çevresindeki tanıdıklarının oylarına da sahip çıkmalı ve onları da sandığa götürmeli.
Seçmen tercihli oylarda neye dikkat etmeli?
Hollanda’da tercihli oy sistemi de var. Yani seçmen bir partiye veya partinin bir adayına oy verebiliyor. DENK Partisi 9. listede yer alıyor. Partimize verilen her oy, DENK’in oy havuzunda birleşir ve oyunuz kaybolmaz. Daha sonra seçim kurulu verilen tercihli oylara bakar, hangi aday kaç oy almış onu inceler. Ben ikinci sıra DENK adayıyım ve vatandaşlarımızın tercihli oylarına talibim. Milletvekili görevini yerine getiriyorum ve bunu inşallah devam ettirmek istiyorum. Ancak bunu sürdürebilmem için de seçmenlerin tercihli oyunu bana vermesi gerekiyor. Yani 9. listeden ikinci sıradaki bana oy kullanması lazım. Bu vesileyle de Meclis kürsüsünden vatandaşlarımızın haklarını savunmaya devam edebilirim.
©Sonhaber.eu




