Rapor; özellikle Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt’i “özgürlük olmayan ülkeler” olarak lanse ederek, bu ülkelerin Hollanda’da bulunan camiler aracılığıyla kendi düşünce tarzlarını yaymaya çalıştıklarını ve Müslümanların Hollanda toplumunun temel değerlerini reddetmelerine sebep oldukları iddiasını öne çıkarıyor.

Komisyon bu ülkelerin camilere sağladıkları fonlarla kontrol ettiklerini ve özel eğitilmiş imamlar eliyle propaganda aracı olarak kullandıklarını iddia ediyor. Aynı şekilde camilerde düzenlenen kursların eğitim mateyallerinin de incelendiği ve bu şekilde direkt olarak, ayrıca sosyal medya üzerinden de dolaylı olarak çocukların eğitildiğini ifade ediyor.

Raporun Türkiye ile alakalı kısımlarında ise, beklenmedik şekilde herkesin bildiği gerçekler yeni ortaya çıkarılmış gizli bilgiler gibi lanse edilerek algı oluşturulmaya çalışılıyor.

Hollanda’da bulunan ve Diyanet tarafından idare edilen tüm camilerin görevlilerinin Hollanda hükümetinin bilgisi ve izni dahilinde ülkede bulunduğunu ve faaliyetlerinin ve vaazlarının hem Türkiye hem de Hollanda denetimine açık olduğunu herkes biliyor.

Ancak komisyon raporunda, Türkiye’nin imamlar aracılığıyla kendi görüşlerini yaymaya çalıştığı iddiasıyla, politik duruşların etki altına alınmaya çalışıldığını savunuyor. Hatta raporda kullanılan “görünen ya da görünmeyen” yollarla gibi gizemli ifadelerle; tüm varlığı, idarecileri, muhasebesi ve dernekleri Hollanda kanunlarına göre düzenlenen ve her türlü denetime açık olan bu camileri, adeta gizemli bir örgüt gibi lanse etmeye çalışıyor.

Hollanda’da yaşayan Türklerin, gerek tarihi gerekse güncel meselelerde gösterdikleri her tepkiyi ya da organizasyonu bir tür dış etkiye bağlayan ve raporlayan komisyon, örneğin; Ermeni meselesinde Türkleri Türkiye etkisinde kalmakla suçlarken, neden bu meselenin Hollanda toplumunun gündemine geldiğini, kimlerin etkisiyle gündeme alındığını ve Hollanda toplumu ile bir ilgisi olmadığı gerçeğini gözardı ediyor.

Aynı şekilde; herhangi bir camiye herhangi bir Müslümanın kişisel olarak yardım etmesinin İslami güzel bir davranış olduğu ve her yardım edenin bir başka ülkenin görüşlerini dayatmadığını tüm Müslümanlar bildiği gibi, konuyla ilgilenen insaflı herkes biliyor.

Sadece ülkede yaşayan Müslümanların fikir ve görüşlerini dış güçlerin etkisi olarak lanse edip diğer toplum kesimlerini özgün ve doğal yerli Hollandalı olarak kabullenmek gibi bir bakış açısıyla hazırlanan rapora sivil toplum kuruluşlarının ve politikacıların ne tepki vereceği de merakla bekleniyor.

Raporun sonucunda alınması gereken tedbirler ya da atılması gereken adımlar konusunda herhangi bir tavsiye kararı almayan komisyon, belediye başkanlarının ve uzmanların konuyla ilgili araştırmalar yapmalarını ve temsilciler meclisinin konuyu görüşmesini istiyor. Bu sonuç raporun aslında hukuki bir temele daynamadığı sadece olası bir yanlış bulma umuduyla politik baskı aracı olduğunu düşündürüyor.

Hollanda’da yaşayan Müslüman toplumu temsilcilerinin rapora karşı gerekli hukuki adımları atmaları ve haklarını aramaları gerekiyor. Aksi halde her yazılan ve konuşulan gerçekmiş gibi bir algı oluşturularak Müslümanlar karalanacak ve ileride daha farklı muamelelerrin önü açılmış olacak.

WhatsApp’ta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Haberlerimizi izin almadan kullanmayınız