Otomatik bilgi değişiminin, diğer ülkelerde bulunan finansal hesap bilgilerinin yerleşik (mukim) olunan ülkeye her yıl karşılıklı (mütekabiliyet esasında) ve otomatik olarak elektronik ortamda gönderilmesi olarak açıklayan Nacar, “Türkiye anlaşmaya taraf diğer ülke yerleşiklerinin (mukimlerinin) kapsama giren hesap bilgilerini o ülkelere gönderecek ve o ülkelerden de Türkiye’de yerleşiklerin (Türkiye mukimlerinin) kapsama giren hesap bilgilerini alacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Nacar, Gelir Vergisi Kanununun 4 üncü maddesine göre “ikametgâhı Türkiye’de olanlar ile bir takvim yılında 6 aydan fazla devamlı olarak Türkiye’de oturanlar Türkiye’de yerleşmiş sayıldığının altını çizerek, Medeni Kanunun 19 uncu maddesine göre “yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olduğunun belirtildiğini kaydetti.

Bilgi değişiminde kriter vatandaşlık değil, vergi amaçları yönünden yerleşiklilik olduğunu kaydeden Nacar hesap inceleme yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi;

“01/07/2017 tarihinden önce ve sonra açılan hesapların incelenme yöntemleri farklıdır.
01/07/2017 tarihinden sonra açılan hesaplarda kişinin Türkiye’de yerleşik (mukim) olduğunu beyan etmesi ve bu beyanın hesap açılışında alınan diğer bilgiler ile çelişmiyor olması halinde beyanın makul olduğu kabul edilir ve hesaba ilişkin bilgiler bildirilmez. Bu tarihten önce açılan hesaplarda ise finansal kuruluşun kayıtlarındaki tek gösterge, adres bilgisi değildir.”

Otomatik bilgi değişimini, uluslararası vergi kaçakçılığıyla mücadelede bir devrim olarak nitelendiren Erhan Nacar, “ekonomik ilişkilerin ülke sınırlarını tanımadığı bir dünyada, vergi dairelerinin sınır ötesi gelirlere erişememesi önemli bir sorun teşkil ediyordu. Bu bir yandan ülkelerarası haksız vergi rekabetine yol açarken diğer yandan mukim ülkelerde gelir eşitsizliğine katkıda bulunuyor. Geçmişte genellikle talep üzerine veya düzensiz yapılan bilgi değişimleri ise uluslararası vergi kaçakçılığının önüne geçmekte yetersiz olarak görülüyordu” dedi.

Otomatik Finansal Bilgi Paylaşımının OECD’nin hazırladığı ve ilk kez 29 Ekim 2014’inde 51 ülke ve daha sonrasında daha bir çok ülke tarafından imzalanan ortak raporlama usul ve standartlarına (Common Reporting Standard - CRS) dair anlaşmanın belirlediğini kaydeden Nacar, “bu standartlara göre kaynak ülkelerdeki finans kuruluşları bilgileri ülke içindeki merkezi bir kuruma (gelir idareleri) iletiyor, bilgileri derleyen bu kurum ise bilgileri şifreleyerek partner ülkedeki merkezi kuruma iletiyor. Bu merkezi kurum da bilgileri çözümleyip eşleştirmesini gerçekleştirerek kendi maliye kurumlarına aktarıyor. Bilgiyi alan maliye kurumları da bu bilgileri kendi vergi hesaplamalarına dahil ederek gerekli soruşturmaları başlatıyorlar” bilgisini verdi.

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tamamının yanı sıra İsviçre, Norveç, Brezilya, Hindistan gibi ülkeler de dahil bugün itibarıyla 136 ülkenin taraf olduğu Sözleşme, uluslar arası vergisel işbirliği ve şeffaflığın bir gereği olarak 2011 yılında Türkiye tarafından da  imzalandığını kaydeden Nacar “ Bu tarihten 6 yıl sonra, uygulamayı düzenleyen ve sayıları her yıl artmakla birlikte bugün itibarıyla 107 ülkenin taraf olduğu “Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması”nı da Türkiye 21.04.2017 tarihinde imzalamış ve 31.12.2019 tarihinde onaylamıştır. Bu anlaşmaya göre, imzacı ülkeler, karşılıklılık temelinde, ilgili ülkelerin mukimlerine ait finansal hesap bilgilerini, finansal kuruluşlardan toplayıp ayrı bir talep gerekmeksizin (otomatik olarak) her yıl ilgili ülkeyle paylaşacaktır. Türkiye’de otomatik bilgi değişimi için bilgileri toplamaya ve paylaşmaya yetkili makam, Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığıdır”

Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişim Mekanizmasının temelinin ilk kez 1988 yılında gündeme gelen ve son hali 2011’de yürürlüğe giren “Vergi Konularında İdari Yardımlaşma Sözleşmesi’ne’’ dayandığını kaydeden Erhan Nacar, “Ancak Türkiye anlaşmaları onaylamış ve iç hukukuna nakletmiş olsa da teknik alt yapısını henüz tamamlamadığını gerekçe göstererek otomatik bilgi paylaşımı kapsamında Almanya’ya bir paylaşımda henüz bulunmuyor” bilgisini verdi.

Sosyal Güvenlik uzmanı Erhan Nacar anlaşma kapsamında; gelirlerin elde edildiği ülke, kişilerin finansal bilgilerini mukim olduğu ve böylece de temel vergi yükümlülüklerinin bulunduğu ülkeye, gelir sahiplerinin vatandaşlığına bakılmadan aktarılacağının altını çizerek ülkelerin anlaşma kapsamında hangi bilgileri birbirleriyle paylaşacakları konusunda şu bilgileri verdi.

“Bu kapsamda; mevduat, saklama ve yatırım kuruluşları ile belirli sigorta şirketleri nezdindeki; Mevduat hesapları, Saklama hesapları, Ortaklık ve borç ilişkisi menfaati,  Nakdi değer sigorta sözleşmeleri, Düzenli ödeme sözleşmelerine ilişkin finansal bilgiler paylaşılacaktır. Değişime tabi tutulacak bilgiler ise şunlar olacaktır;
İlgilinin adı ve soyadı,  Adresi, Yerleşik (mukim) olduğu ülke ve vergi kimlik numarası (VKN),  Doğum yeri ve tarihi, Hesap numarası, hesap bakiyesi ya da değeri, Hesaba yıl içinde ödenen faiz, temettü gibi gelirlerin ya da hesapta tutulan varlıklardan elde edilen gelirlerin toplam brüt tutarı gibi bilgilerden oluşmakta olup, gayrimenkul ve taşıt bilgileri otomatik bilgi değişimi kapsamında değildir. Hesap hareketleri detayı da bu kapsamda finansal kuruluşlardan alınmayacak ve paylaşım konusu yapılmayacaktır.

İsim, soy isim, vergi numarası, doğum yeri ve tarihi, ikamet adresi, hesap bilgileri gibi kimlik tespiti için gerekli verilerinin yanı sıra; yıl sonu hesap bakiyesi, faiz, temettü ve hesaptaki meblağ aracılığıyla elde edilen her türlü gelir de bu paylaşıma dahil olacağını belirten Erhan Nacar “her yılın Eylül ayında yapılması öngörülen aktarım ise doğrudan bir önceki yılı kapsayacak” bilgisini verdi.

Mal ve mülklerin otomatik paylaşıma doğrudan tabii olmadığını kaydeden Nacar, “Ancak gayrimenkullerden elde edilen kira gibi gelirler hesap bakiyelerine yansıyacağından, gayrimenkul bilgilerinin de dolaylı olarak aktarılması söz konusu” dedi.

Türkiye’de elde edilen gelirler, Türkiye’de vergilendiriliyor, aynı gelirin farklı ülkelerde iki kere vergilendirilmesi çifte vergilendirilme anlaşmalarına aykırı bulunuyor. 

Ancak Almanya’da aynı gelir türlerine uygulanan Türkiye’den daha yüksek vergi oranları; bu gelirlerin Almanya’da da fark oranında vergilendirilmesini gerektiriyor. Bunun dışında Türkiye’deki gelirlerin, kişinin Almanya’da tabi olduğu vergi dilimini yükseltmesi de söz konusu.

“Almanya’da da birçok ülkede olduğu gibi, gelir arttıkça bu gelire uygulanan vergi oranı da artarak en üst gelir gruplarında yüzde 42’ye ulaşıyor” bilgisini veren Erhan Nacar gurbetçilerimizi şöyle uyardı; “Bu durum neticesinde de Almanya’da vergi yükümlülüğü bulunan ancak Türkiye‘de elde ettiği gelirleri Almanya‘da beyan etmeyenler için kayıp vergilerin faiziyle tahsili ve vergi kaçırmadan hukuki süreç başlatılması söz konusu. Bunun dışında sosyal yardım alanların Türkiye’deki gelirlerinin ve gayrimenkullerinin de dolaylı yoldan ortaya çıkması ihtimal dahilinde. Bu da dolandırıcılık suçlamasıyla açılacak davaları beraberinde getirebilir.

Otomatik bilgi değişimi taahhüdünün yerine getirilmesi hususu hem OECD hem de Avrupa Birliği nezdinde büyük önem verildiğinin altını çizen Nacar, “kara liste” olarak da adlandırılan vergisel açıdan işbirliği yapmayan veya şeffaf olmayan ülke listeleri ve benzeri uygulamalar ile takip edilmekte ve bilgi değişiminde bulunmayan ülkelere çeşitli yaptırımlar uygulanması konusunda çalışılmaktadır. Ayrıca ülkelerin otomatik bilgi değişimine ilişkin tutumları, uluslararası finans ve kredi kurumları nezdinde de dikkate alınmaktadır” bilgisini verdi.

Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Belçika`da yaşayan gurbetçilerimiz hariç, 2019 yılına ilişkin bilgiler, karşılıklılık sağlanan ülkelere 2020 yılında gönderileceğini kaydeden Erhan Nacar bu tarihlerden önceki yıllara ilişkin otomatik bilgi değişimi yapılmasının söz konusu olmadığını belirtti.

Sosyal Güvenlik Uzmanı Erhan Nacar hangi kuruluşların bildirim yapacağı hususunda şu bilgileri verdi

1- Mevduat kuruluşları (genel olarak bankalar)
2- Saklama kuruluşları (saklama bankaları vb.)
3- Yatırım kurumları (yatırım bankaları ve fonlar gibi)
4- Belirli sigorta şirketleri

Bununla birlikte kamu kurumları, uluslararası kuruluşlar bu kapsamda sayılmaz.  

Finansal kuruluşların bildirim kapsamındaki müşterilerini nasıl tespit edeceğini Erhan Nacar şöyle anlattı; “Finansal kuruluşlar yeni açılan hesaplar için müşterilerden hangi ülkede yerleşik (mukim) olduklarını gösteren beyanlarını alırlar. Ayrıca 01/07/2017 tarihinden önce açılmış hesaplarda finansal kuruluşlar kayıt taraması yaparlar. Kayıtlarında kişinin ilgili ülkede yerleşik (mukim) olduğuna ilişkin kayıt,  ilgili ülkede güncel yazışma ya da ikametgah adresi, ilgili ülkede kayıtlı telefon numarası (Türkiye’de bir telefon numarası yoksa), mevduat hesapları dışındaki hesaplardan ilgili ülkedeki hesaplara düzenli fon transferi talimatı, ilgili ülkede adresi bulunan bir kişiye verilmiş temsil veya imza yetkisi (vekaletname), finansal kuruluşun kayıtlarında başka bir adres olmaması halinde posta bekletme servisi talimatı veya posta gönderisi için belirtilen adres bunlardan birinin bulunması halinde göstergenin bulunduğu ülkeye ilişkin olarak Gelir İdaresi Başkanlığına bildirim gönderir. Bu nedenle, banka hesap sahiplerinin bankadaki adreslerini kontrol etmesi ve güncel ikamet bilgilerini kişisel beyan ve kanıtlayıcı belge ile birlikte bankalarına bildirmesi ve iletişim bilgilerini güncellemeleri önemlidir.”

Finansal kuruluşların gösterge buldukları müşterileriyle iletişime geçerek onlardan gerçekte nerede yerleşik (mukim) olduklarını gösteren kişisel beyanlarını ve bu beyanı destekleyen bir belgeyi isteyebileceklerinin altını çizen Nacar, “ Eğer ilgili kişi Türkiye’de yerleşik (mukim) olduğunu beyan ediyor ve mukimlik belgesi, yerleşim yeri belgesi vb. gibi bir kanıtlayıcı belge ile bu beyanı destekliyor ise hakkında bildirim yapılmasına gerek kalmaz. Böyle bir beyanda bulunan kişinin gerçek halini yansıtacak şekilde beyan ve belge sunması sonradan karşılaşılabilecek olası yaptırımlardan sakınmasını sağlayacaktır” dedi.
 
Nacar bildirimler ile ilgili limit konusunda şu bilgileri verdi;

01/07/2017 tarihinden önce açılmış kurumlara ait hesaplarda hesap bakiyesinin 250 Bin ABD dolarını geçmemesi halinde finansal kuruluşun bu hesabı Başkanlığa bildirmesi zorunlu değildir. Bireysel hesaplar için ise böyle bir eşik değer söz konusu değildir. 01/07/2017 tarihinden sonra açılan hem bireysel hesaplar hem de kurum hesapları bakiyesi ne olursa olsun bildirim kapsamındadır.  

Çifte vatandaşlığı bulunan Türk vatandaşlarının hem Türkiye’de hem yabancı bir ülkede adresi olması halinde yine de bildirim yapılır mı? Sorusuna Nacar şöyle cevap verdi;

“Bilgi değişiminde kriter vatandaşlık değil, vergi amaçları yönünden yerleşikliktir (mukimliktir). 01/07/2017 tarihinden önce ve sonra açılan hesapların incelenme yöntemleri farklıdır. 01/07/2017 tarihinden sonra açılan hesaplarda kişinin Türkiye’de yerleşik (mukim) olduğunu beyan etmesi ve bu beyanın hesap açılışında alınan diğer bilgiler ile çelişmiyor olması halinde beyanın makul olduğu kabul edilir ve hesaba ilişkin bilgiler bildirilmez. Bu tarihten önce açılan hesaplarda ise finansal kuruluşun kayıtlarındaki tek gösterge, adres bilgisi değildir”
 
 
Erhan Nacar Avrupalı Türklerin otomatik bilgi paylaşımında bundan sonra nasıl bir yol izlemeli sorusuna şu cevabı verdi,
 
“Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yurtdışında yaşayan vatandaşların Türkiye’deki finans bilgilerinin son bir yılının bilgilerinin paylaşılması Avrupa’da yaşayan Türklerin yüzde 58’ini zor durumda bırakır”

Yurtdışında yaşayıp sosyal yardım alan Türklerin yaşadıkları ülkelerin vergi dairelerine vermiş oldukları beyanlardan dolayı kendilerini zor duruma sokmalarının  Türkiye Cumhuriyeti Devletini bağlamadığını kaydeden Nacar “Türkiye’den emekli olan Avrupa’da ikametgahı bulunan Türklerin Avrupa ülkelerinde vermeleri gerektiğini ve Avrupa’da çalışan Türklerin Türkiye’den emekli olduklarını bildirmek zorunda. Bu bilgileri yaşadıkları ülkelerin vergi sistemi ile paylaşmayanlar altı ay ila dört yıl arası vergi kaçırma suçlamasından dolayı haklarında işlem yapılabilir”

2020 Eylül ile 2021 yılı Eylül tarihlerinin önemine vurgu yapan Nacar, “önümüzdeki bir yıl çok önemli. Avrupa’da yaşayan Türkler bu bilgi paylaşımı noktasında en az zararla kurtulabilir. Önlerinde bir yıl var. Yurtdışında yaşayan kardeşlerimizin yıllardır biriktirdikleri yatırımların buhar olmaması için bir an önce ikametlerine ilişkin işlemleri başlatmaları ve kişisel verileri koruma kanunundan faydalanmaları gerekmektedir” dedi

31 ARALIK 2020 ÖNCESİ TÜRKİYE YE GİTMEYİN...!

MALLARINIZI BİR BAŞKASININ ÜZERİNE VERMEYİN...!

GAYRİMENKULLERİNİZİ SATMAYIN...!

BANKADAKİ YATIRIMLARINIZI ÇEKMEYİN...!

01 OCAK 2021 TARİHİNDEN ÖNCE HİÇBİR İŞLEM TÜRKİYEDE YAPMAYINIZ...!

ERHAN NACAR UYARDI

WhatsApp’ta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Haberlerimizi izin almadan kullanmayınız!
©SONHABER.EU