Son Haber ekibini ofisinde güler yüzü ile karşılayan Bekdur'a sözü fazla uzatmadan ilk sorumuzu sorduk:
Son Haber: Yıllardır bir iş adamı olarak yaşadığımız sıkıntılı, gergin günleri ve değerlendirir misiniz?
Ali Bekdur: 15 Temmuz'un ülkemize yansıması farklı, Hollanda'ya yansıması farklı. Türkiye bizim ülkemiz, ama Hollanda'da bizim ülkemiz, 54 yaşındayım hayatımın 16 yılını Türkiye'de yarıdan fazlasını burada yaşamışım. Türkiye'de yaşanan 15 Temmuz olayının buraya yansıması, Hollanda hükümetinin, halkının bize bakışı ve Hollanda basının olayları yansıtmasından ister istemez hepimiz etkileniyoruz. Etkilenmemiz de mümkün değil.

SH: Kişisel ve Hollanda Müsiad'a olarak tavrınızı ilk günlerde koydunuz değil mi?
AB: Elbette, hem kişisel olarak hem de Hollanda Müsiad olarak kınadık, kınıyoruz. Böyle bir kalkışmanın ülkemize ne kadar zarar verdiğini ticaret erbabı olarak biliyor ve yaşıyoruz. Olmaması gereken bir süreçti, yaşanmaması gerekiyordu fakat yaşanması gerekiyormuş yaşandı geçti. Hayırlısı böyleymiş diyelim.
Bir Terör Örgütüdür!
SH: Bu bu işi yapanları ne olarak adlandırıyorsunuz?
AB. Kesinlikle bir terör örgütüdür. Ama herkesin görüşüne saygı duyarım. Son günlerde bu işi yapanlara -ne derece doğru bilemem- terör örgütü demek yasaklandı deniyorsa da, ben yine de terör örgütü diyorum.
SH: Neden?
AB: Ben 16 Temmuz'da Türkiye'de idim, neler olduğunu gözlerime gördüm. Ankara Gölbaşı’ndaki insanların ağlayışını gördüm, hafife alınacak bir şey değil, ülkemize yapılan çok büyük bir saldırı. Ama halkımızın sağduyusu ile püskürtüldü. Bir musibet bin nasihatten daha hayırlıdır derler. Demek ki yaşanması gerekiyormuş yaşandı diyorum.
SH: Hollanda'da iş adamları olarak STK'lar olarak ne yapıldı? Çevremize anlatabildik mi bu terör örgütün ne yaptığını yapmaya çalıştığını? Bu olayın öncesi bir 17 Aralık dönemi var. 17 Aralık 15 Temmuz’un habercisi değil miydi?
AB: Şöyle diyeyim 17 /25 biraz beynimize yerleşmiş. Az önce dediğim gibi ben 16 Temmuz’da Türkiye'de idim. Bir çok arkadaşımız da tatilde idi. Burada olanlardan basın açıklaması yapan, yürüyüş düzenleyenler oldu. Biz, dernek olarak hemen basın açıklaması yaparak kınadık. Diğer açıdan bakınca Onlarında ( Gülen Cemaatine mensup insanlar ) Hollanda yasalarına göre kurulmuş Hogiaf adında bir dernekleri var. Eğer sorunuz da o dernek üyeleri ile iş yapıyor musunuz, diyorsanız, benim bildiğim kadarı ile ne ben ne de üyelerimiz olarak yapmıyourz.
Zamanında kandırılmış çok esnaf var

SH: 17 Aralıktan önce hemen hemen herkes iş yaptı, bunu inkar edemeyiz. Medya olarak biz de yaptık, fakat 17 Aralık bizim için bir dönüm noktasıdır. Biz sonuçta Hollanda'da yaşıyoruz, ticaret yapıyoruz, ekmek paramızı düşünerek ticarete devam mı etmeliyiz, yoksa kesip atmalı mıyız?
AB: İnsanlar ister istemez ikilem içine düşüyor. Örneğin Türkiye ile İsrail arasında veya Türkiye ile Rusya arasında çeşitli sorunlar, sıkıntılar yaşandı. Ama gördük ki bir süre sonra Rusya ile barışıldı, ilişkiler normale döndü. Her ne kadar bu girişime bulaşanlar için terör örgütü diyorsak, öte yandan bu işlere bulaşmamış cemaate zamanında sempati duymuş, şimdi tamamen karşı bir kesim de var. Sonuçta ekmek parasını kazanıyor. Fakat kazançlarının bir kısmı hala o örgüte aktarılan kişiler varsa p paralar ve kurşun olarak bize dönüyor demektir, bu insanlarla kesinlikle ticaret yapılmaması gerekir.

SH: Asıl sorunda burada, nasıl ayıracağız ya da bileceğiz?
AB: Diyelim ki şurada bir marketi olan bir esnaf zamanında oraya sempati duymuş, hala cahilliğinden dolayı sempati duyuyorsa bununla ticaret yapmamak ne kadar doğru bilmiyorum. Öte yandan hala inatla, bize göre Türkiye'de bu kalkışmayı yapanlar terör örgütü değildir, diyen varsa ve alenen kazandığımı da oraya vereceğim diyen biri ile ticaret yapmak ne kadar doğru kendi kedimize sormamız lazım. Bu durumda biraz da insanın vicdanın sesini dinleyerek karar vermesi lazım. Bana sorarsanız asla yapılmamalı.
SH: Yani bir iş adamı 15 Temmuz'dan sonra inatla bu olay bir tiyatrodur, diyor bu işi yapan cemaat bir terör örgütü değildir, diyorsa ona karşı tavrınız belli; Fakat bir gariban esnaf, zamanında herkes gibi cemaate yardım etmiş ilgi duymuş, şu anda hala neyin ne olduğunun farkında değil, ikisini bir kefeye koymak doğru olmaz diyorsunuz değil mi?
AB: Evet, kişilerin 15 Temmuz2dan sonra tutum, davranış ve söylemleri benim için kriterdir. Bu bir senaryo, ben inanmıyorum, diyen insanlarla mümkün mertebe iş yapmam.

IMG_3873

Biz 17/ 25’de kavradık

SH: Peki, 17 Aralıkta insanlar olayı kavrayamadı mı? Çoğu 15 Temmuz'da gözümüz açıldı diyor, sizce?
AB: Kavradık aslında, biz bundan önce Müsiad olarak onları faaliyetlerimize, proğramlarımıza çağırmıyorduk. Hatta bu konuda çok eleştiri aldık. Bu tutumuzun o zamanki tabirle paralel yapıya mensup insanlara karşı olduğunu anlatmaya çalıştık. O zamanlar Türk basının içinde bazıları, ya siz de çok abartıyorsunuz diyenler, yazanlar oldu. Sonuçta biz uluslararası bir derneğiz. 17 Aralıktan sonra her toplantımızda bu konu gündeme gelir ve paralel yapıya mensup insanlara dikkat edilmesi gerektiği dile getirilir, etkinliklere davet edimemesi yönünde karar alınırdı. Fakat 15 Temmuz kesinlikle bir dönüm noktası oldu.
SH: Bizim kriterimiz aslında 17/ 25 Aralıktır diyorsunuz değil mi?
AB: Kesinlikle öyle diyorum, sadece ben değil Genel Merkezimiz başta olmak üzere dünya ülkelerindeki tüm Müsiad’lar için bu böyledir.
SH: Bu insanlar arasında gerçekten pişman olanlar olduğu gibi, hala inatla terör örgütü demeyenler de var; ve de kararsızlar. Zor bir durum , insanların samimi olduğunu nasıl anlayacağız?
AB: Kriterimiz 17 / 25 Aralık olması gerekiyor ama 15 Temmuz son noktadır. Bu olayların hiç biri yaşanmadan biz üye alırken, bize daha önce üye olan iki kişinin referansı gerekiyordu. Bu bir nevi yeni üye olacak kişiye iki üyemizin kefil olması demekti. Takiye yapan insanlar var mıdır, vardır mutlaka ama elimizde bilgi belge yoksa ne yapabiliriz, fakat belge varsa derhal gerekeni yaparız.

SH: Müsiad’a üyelik için prosedürü anladık. Siz istemediğini halde bir üyenizin o grupla iş yaptığını tesbit ettiğiniz zaman da bir yaptırımınız var mı? Üyelikten atmak gibi…
AB: Bir üyemiz, o şahısların değişmez tutumunu bildiği halde ve yukarıda söylediğim gibi 15 Temmuz’dan sonra ısrarla onlarla ticaret yapıyorsa orada tedbirimizi alırız. PKK'ya terör örgütü diyoruz değil mi, o halde buna da terör örgütü diyorsak tavrımız aynı olmalı.
Davet etmediğimiz halde gelenler oluyordu!
SH: 17/ 25'den sonra onların medya mensuplarını davet etmediğinizi söylediniz, cemaat mensubu iş adamları, siyasetçiler zaman zaman sizin programlarınıza 15 Temmuz’dan önce katıldıkları söyleniyor. Tepkiniz sadece onların medyasına mıydı?
AB: Zaman zaman o şahısları davet etmediğimiz halde proğralarımızda geldi. Evet geldiler hem de davet edilmedikleri halde! Bizim kültürümüz, geleneklerimiz gereği onlara ; ' sen davetli değildin neden geldin diyemiyoruz, Mümkün mertebe 15 Temmuz öncesi hiç birini davet etmemeye özen gösterdik.
SH: Yani davet edilmedikleri halde resepsiyonlarınıza ve düzenlediğiniz programlara gelip katılanlar oluyor, nasıl olsa milletin içinde kovamazlar ya düşüncesi ile geldiler diyorsunuz öyle mi, pes doğrusu!
AB: Maalesef gelen oldu, hatta sorunda yaşadık. Bir program yapmıştık. Bir kişi davet edilmediği halde geldi. Kendilerini uyarmamıza rağmen ve hatta davetli olup olmadığını sorduğumuzda bir üyemizin adını veriyor ve beni o davet etti diyorlardı. O üyemize sorduğumuz da ise üyemiz o kişiyi davet etmediğini söyledi.
Belge getirsinler atarız
SH: Zor bir durum… Hollanda Müsiad başkanı olarak danışmanlarınıza ne danışıyorsunuz, Bu danışmanlarınız hangi konunun uzmanı?
AB: Yanılmıyorsam Cumhurbaşkanımızın 350 danışmanı var. Ben 2013 de başkan olduğumda 6 üyemiz vardı bugün 123...
SH: Bu artış sizi korkutmuyor mu, bu artış danışmalar sayesinde mi oldu?
AB: Hollanda'da 22 bin iş adamından bahsediyorsak çok değil artış, az bile... 20 küsür yıldır biz başka dernekler gibi neden her şehirde yapılanamadık. Bu açığı kapatmak için bu arkadaşlarımızın bilgi ve önerilerinden faydalanmak istedik. Mesela Veyis Güngör’e ben 3 yıldır bir şey danışmadım. Fakat sayın Turizm ve Kültür Bakanımız Mahir Ünal'ın geldiğinde bakanımızı Hollanda Müsiad olarak kahvaltı programını yapmayı sordum, yaptık, bu kadar…
SH: Danışmanlar üye olmak isteyenlere referans olabiliyor mu?
AB: Hayır, resmen üyemiz olmayan bir kişinin referansı kesinlikle kabul edilmiyor.
SH: Çok teşekkür ediyoruz bu söyleşi için, son olarak ne söylemek istersiniz?
AB: Şunun kesinlikle bilinmesini istiyorum. Biz Müsiad Türkiye Genel Merkezimiz olarak tüm dünyadaki şubelerimizle içimize katılmış, sızmış olabilecek malum Cemaat mensubu iş adamlarını temizlemek için 17/ 25 Aralıktan sonra bir karar aldık. Bu karar doğrultusunda şayet bilgi ve belgelerle şu şahıs cemaat üyesidir denir ispatlanırsa gereğini yapar atarız, ilişkilerimizi keseriz.
Yalnız söylediğim gibi kişi zamanında sempati duymuş, şu an bir ilişkisi kalmamışsa; o onu dedi, şu sunu dedi, demekle bu işler olmaz. Bilgi ve belge ile gelsinler hangi üyemizin bu terör örgütü ile hala ilişkisi varsa ispat etsinler Biz de gereğini yapalım. Bana bunları söyleme fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

©SONHABER.EU