Bade için bugün insanlar sel olup HDV Rotterdam Kocatepe camisine koştular.
Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı’nın önderliğinde başlatılan 4 yaşındaki Bade için ilik bulma çalışmaları tüm hızı ile devam ediyor.
Günlerdir medyada süren kampanya,duyuru ve haberlerle birlikte bugün Kocatepe cami imanının da bilgilendirmesi ile insanlar sel olup aktı.
Konferans salonunu dolduran yüzlerce insanla birlikte bir o kadar da dışarda ilk test için sıra bekliyordu. Uzak şehirlerden Bade için Rotterdam’a gelen, sokaklarda adres soran onlarca insana rastlamak, umutlarımızı bir kat daha artırdı.
Baba Muhammet Çakır’ın çoğunluğunu kadınların ve gençlerin oluşturduğu konferana salonunda yaptığı bilgilendirme konuşmasında yaşanan duygulu anları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır.

Yaşıtları gibi gülüp oynarken 2015’in Temmuz ayında rahatsızlanan Bade, eşine az rastlanan bir kanser illetine yakalanınca başlayan tedavi sürüryor ama en geç bir-iki ay içinde uygun ilik bulumazsa Allah muhafaza...
Bade hakkında fazla yazmaya gerek yok, durumunu bilmeyen duymayan yok...
Şansı 50 binde bir...
Ya bulunmazsa...
Düşüncesi bile insanı ürpertmeye, titretmeye yetiyor...
Çok uzaklardan Rotterdam’a Bade için geldiğini söyleyen bir hanım kardeşimiz; “ Benim sağlık durumum müsait değilmiş, ama üç çocuğumu getirdim. Belki birininki uyar: Vallahi Bade ile yatıyor, Bade ile kalkıyoruz” dedi...
Evet, Bade artık Bade değil,
Bade; ahirete gitmeden geçilecek bir Sırat Köprüsü
Bade, umudun ve direncin kemoterapiden şişmiş yüzü ile gülen ikonası.
Bade, bizi kendimize getiren, bizi titreten, sallayan insan olduğumuzu hatırlatan bir sembol.
Bade, bir araya gelmez denen yüzlerce farklı insanı, düşünceyi adı toplayan bir çemberin merkezi.
Bade, insanlığın ve yüreklerin test edildiği bir giriş sınavı.
Bade artık Bade değil...
Bade, paranın-pulun bir işe yaramadığının simgesi.
Bade, masumiyetin, günahsızlığın yüzü.
Bade için yazılacak çok şey var, şimdilik buraya bir vürgül koyalım yeri gelince yazarız...
Baba Muhammet Çakır’ı en iyi aanlayanlardan birisi de benim...
Bade’nin yattığı hastahanede kaç gün, kaç ay, kaç gece sabahladım bilmiyorum.
Belki de Bade, bana o günleri hatırlattığı için böylim bilmiyorum.
Hadi ben onun için yapıyorum, ya diğer insanlar, Hollanda İlik bankasını çalışamaz hale getiren binlerce insan...
Demek ki şairin dediği gibi güzel insanlar, güzel atlara binip gitmemişler...
O güzel insanları görmemiz için Bade gerekliymiş...
Helal olsun.
Bu gördüğümüz birlik, beraberlik, dayanışma, yardım etme, hayat kurtama yarışı için Bade gerekliymiş.
Acı, umut ve gözyaşı karışık bu güzellikler yaşanırken, bazı çatlak sesler de çıkmıyor değil...
Bade’nin durumu ne bir reklam aracıdır, ne bir siyaset malzemesidir, ne çıkar peşinde koşanların iştahını kabartacak olaydır.
Kimse şahsi bir paye peşinde değildir. Bunu herkes görmesine ramen yine de, derneklerinin, partilerinin ya da kurumlarının adını ön plana çıkarmak için uğraşan insanlar olduğunu söylüyorlar.
Yazık demek, yazık kelimesine yazık olur...
Baba Muhannet Çakır ile konuştuk...
“ Doktorlar Bade’nin son şansı uygun ilik, dediklerinden itibaren 5 ay boyunca yazmadığım, baş vumadığım yer kalmadı. Hollanda Türk Gönüllüler Vakfı bu işi sahiplenip Hollanda ve Türk Basının’da haberler çıkmaya başlayınca Ocak ayının başından itibaren, daha önce başvurularıma cevap verme nezaketi bile göstermeyen kuruluşlarda, vakıflarda bir koşuşturma başladı. Demek ki onları hareket geçirmek için basın gerekliymiş. Hepsinden yine de Allah razı olsun” dedi.
Allah kimseye dert verip derman aratmasın...
Hoca Nasreddin bir gün giderken eşğinden düşmüş, görenler başına toplanıp; “ Ah,tüh, yazık” gibi lakırtılar edince Hoca; “ Aranızda eşekten düşen var mı?” diye sormuş. Herkes “yok” anlamında başını sallayınca Hoca; “ O zaman siz benim kıçımın acısını anlayamazsınız” demiş...
Bu öyle bir acıdırki, eşekten düşmenin acısı yanında sinek ısırması bile değildir, kendimden biliyorum...
Daha önce yine bu satırlarda yazdım, Bkz: “ Ben yaşayan bir ölüydüm”
Eğer bu seferberlik sonucu Bade kızımıza uygun ilik bulunursa, kendimi çorbada bir tutam tuz kadar değil ama bir tuz tanesi kadar katkım olduğunu düşünürüm.
Hepsi bu, çünkü Bade hakkında ‘reklam için bu kadar sık haber yapıyorsunuz, diye bana yazanlar var.
İnşallah sizin çocuklarınızın, sizin ya da yakınlarınızın başına böyle bir durum gelmez. Fakat hayat bu belli olmaz, şayet gelirse beni arayın olur mu?
Para- pul, reklam, çıkar, politika yoksa işin içinde en az Bade’ye koşturduğum kadar sizin içinde koşturmazsam namerdim!
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler...
Yavuz Nufel
©SONHABER.EU