Türkiye’den çatlak sesler madem “ Evet” dediniz gelin burda yaşayın, demeye; Avrupa ülkelerine “ Yollayın gelsinler, Yozgat, Gümüşhane, Erzurum, Tokat onları bekliiyor, diye seslenmeye ironi yapmaya başladılar.
Kısaca verdikleri Evet tercihini bahane ederek, yıllarca çocukluklarındaki Almancı olamamanın, mahallelerine yaz aylarında gelen Almancılara özenmenin kıskançlığı tavan yaptı.
“ Alamancılar” siyasisi tercihleri için, “ Uzaktan davulun sesi hoş gelir” denildi. Kendi aralarında, yaşadıkları ülkelerde ve de Türkiye’de hiç bu kadar net olarak beyaz-siyah olarak ayrıştırılmamışlardı.
Türkiye’den Avrupalı Türklere bakış aslında hiç bir zaman değişmedi.
Daha bu tür ayrışmalar yokken bile, yaşadığı ülkelerde ikinci sınıf insan olarak görülen bu insanlar Türkye’de hep bir başka gözle görüldü.
Sözü fazla uzatmadan, bu toplumsal ve sosyolojik yaraya Paramparça adlı TV dizisindeki karekterlerden yola çıkarak yaptığım analizi bir kez daha yayınlıyorum. İşte Avrupa’da dördüncü nesile Türkiye’deki bakış açısı:
Ya ‘Keriman’sın ya ‘Özkan’...
Avrupalı Türkler çok değişti
Artık bir minibüse 10 kişi dolup tıkış tıkış izine gitmiyorlar
Artık izinlerini sadece köylerinde, kasabalarında geçirmiyorlar; tatil beldelerine de gidiyorlar.
Erkekleri artık tüylü Alaman şapka takmıyor
Kadınları kırmızı etek altına İspanyol paça yeşil pantolon giymiyor.
Çocukları okuyor,
Doktor oluyorlar, avukat oluyorlar, milletvekili oluyorlar, pilot oluyorlar, polis oluyor, olmadıkları meslek yok gibi...
Uçakta ayakkabılarını çıkarmıyorlar.
Avrupa’nın hangi ülkesinde yaşarsa yaşasınlar Türkiye’de Alamancı olarak görüldüğü için ‘yolunacak kaz’ olarak değil yatırımcı Avrupalı Türk olarak görülüyorlar.
Çoğu her ne kadar yaşadıkları ülkenin gündeminden uzak olsa da, Türk TV’lerinin çoğunu izlediklerinden Türkiye gündemini Türkiye’dekiler kadar takip ediyorlar...
İnternet sayesinde Türkiye’yi karış karış biliyorlar...
30 / 40 yıl öncesinde filmlere konu olan Almancı tipi çok değişti haliyle, ama gelin görün ki bu değişiklik hiç de hoş olmamış...
Kime göre?
Sinemacılara göre, Türk dizilerine göre...
İnsanlar haliyle o dizilerdeki karakterler ile bir kanıya varıyor.
Neyse işin bilimsel yanı bir yana Star TV’de izlenme rekorları kıran Paramparça dizisini kaçırmadan izleyenlerden biriyim.
Bu dizi de esas oğlanlardan, esas kızlardan ziyade karakter rollerine dikkat ediyorum özelikle.
Çünkü orada Avrupalı Türkleri temsil eden 3 karakter var.
Bu diziyi izledikten sonra anladım ki Avrupalı Türkler ne kadar başarı elde etseler de 50 yıl öncesine göre meslekleri, konutları vs değişmiş olsa da Türkiye’deki insanların gözünde kadınları Nursel Köse’den (Keriman), erkekleri Tolga Tekin’den (Özkan) öteye gidememiş.
Keriman para düşkünü, her şeyi avro olarak gören, görgüsüz, yemek yemesini, konuşmasını bilmeyen, çıkarcı, fırıldak, midesi gözü aç, evlere şenlik bir tipik Avrupalı Türk kadını!..
Kardeşi Özkan’da ablasını aratmayan niteliklere sahip olmanın yanında suç makinesi, menfaatçi; bilek kalınlığındaki boğazına taktığı zincire bakılırsa ne Alman ne Türk bir tiplerden ama Türk!
Ya Keriman’ın Almanya’dan gelen eski kırığı...
O da Türkiye'ye kesin dönüş yapan Avrupalı Türk olarak gösterilen bir başka tip.
Avrupa’da bahçe düzenleme işini öğrenmiş ve Türkiye’de yatırım yapmış, Türkiye’de zengin villarların bahçelerini düzenleyen, bakımını yapan bir adam. Keriman’a sırılsıklam aşık ama Keriman’a ısmarladığı yemek parasını vermeyecek kadar da kurnaz...
İşte size Avrupalı Türkler, bu izin mevsiminde çoğu Avrupalı Türk kadınlarına Keriman, erkeklerine Özkan gözü ile bakılacağıdır…
E, ne de olsa bakış açısı değişti, belki yolunacak kaz olarak görülmekten iyidir.
Bu yaz bir yandan da Avrupalı Türkleri bu gözle gözlemleyeceğim.
Ya, sonuçta bir dizide bir iki küçük rol deyip geçebilir miyiz?
Hayır, bu bir algı operasyonudur.
Artık “ Alamancılar” ya da Avrupalı Türk deyince akla bu tipler gelecektir, göreceksiniz.
Tasası bana düşmedi ama yine de bu bir algı operasyonudur ve Avrupalı Türklerin kadınların Keriman, erkelerine Özkan gözü ile bakılacağıdır.
Yavuz Nufel