Sonhaber'i takip etmek ve haberlerimizin doğrudan telefonunuza gelmesini sağlamak için buraya tıklayın.k “sosyal güvenlik” ve “birbirimize sahip çıkma” vurgusu yaparken, kentin toplu taşıma sisteminde çalışanların yıllardır yaşadığı sorunlar son dönemde daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Amsterdam toplu taşıma şirketi GVB bünyesinde görev yapan sürücülerin ve teknik personelin çalışma koşulları, artan tanıklıklar ve meclis gündemine taşınan başvurularla yeniden tartışma konusu oldu.
Bu sürecin kamuoyunda görünür hâle gelmesinde, ekim ayında hayatını kaybeden tramvay şoförü Hüseyin’in kızı Dilara Kıvanç’ın anlattıkları belirleyici oldu. 26 numaralı hatta uzun yıllar direksiyon sallayan Hüseyin’in ölümü, yalnızca bireysel bir trajedi olarak değil, toplu taşımada çalışanların maruz kaldığı baskının sembolü olarak değerlendirilmeye başlandı.
Otuz yıl direksiyon başında geçen bir hayat
Hüseyin, yaklaşık 30 yıl boyunca Amsterdam’da toplu taşımada çalıştı. Mesleğin getirdiği düzensiz yaşam koşulları nedeniyle diyabet hastasıydı. Şoförler arasında yaygın olduğu bilinen bu rahatsızlık, Hüseyin için zaman zaman direksiyon başında uykuya dalma riskini de beraberinde getiriyordu. Ailesine göre, bu durum şirket yönetimine bildirildi; ancak sağlık sorunları nedeniyle destek görmek yerine üzerindeki baskı giderek arttı.
İşyeri hekiminin Hüseyin’in çalışamayacağı yönünde karar vermesine rağmen, yöneticilerin bu raporu fiilen dikkate almadığı belirtiliyor. Hüseyin’in, bu süreçte yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden çoğu zaman üzgün ve yıpranmış şekilde eve döndüğü, ailesi tarafından aktarılıyor.
Hastalık döneminde artan baskı
Hüseyin’in yaşadıkları, yalnızca ağır iş temposuyla sınırlı kalmadı. Hastalık izninde olduğu dönemde, amiri tarafından bir PowerPoint sunumunu izlemeye çağrıldı. Bu sunumda, Hüseyin’in devamsızlığının şirkete ne kadara mal olduğu grafikler ve rakamlarla anlatıldı. Vardiya çizelgelerinde onun yokluğu nedeniyle oluşan boşluklar doğrudan kendisine gösterildi.
Ailesi, bu yaklaşımın Hüseyin üzerinde derin bir kırılma yarattığını söylüyor. Eşiyle yaptığı konuşmalarda yaşadıklarını aşağılayıcı bulduğunu dile getirdiği, bu sürecin psikolojik olarak onu daha da içine kapanık hâle getirdiği ifade ediliyor.
Sağlık hızla kötüleşti, ölüm geldi
Dilara Kıvanç, babasının uzun süre çok yüksek tansiyonla yaşadığını, ilaçlara rağmen tansiyonunun düşmediğini ve şiddetli baş ağrıları çektiğini anlatıyor. Bu dönemde Hüseyin’in sık sık “Artık istemiyorum” dediğini belirtti.
Hüseyin, ekim ayında henüz 60 yaşındayken geçirdiği felç sonucu yaşamını yitirdi. Kızı, babasının tıbbi rahatsızlıklarının bilindiğini ancak işyerindeki baskının giderek artmasının bu süreci hızlandırdığı görüşünde.
“Babamın yaşadıkları tekil değil”
Dilara Kıvanç, yaşadıklarını bu ayın başında Amsterdam Belediye Meclisi’nde yaptığı konuşmada kamuoyuyla paylaştı. GVB içinde yaygın bir korku kültürü olduğunu söyleyen Kıvanç, çalışanların işlerini kaybetme endişesiyle seslerini çıkaramadığını dile getirdi.
Babasıyla yaşananların münferit olmadığını vurgulayan Kıvanç, “Kaybedecek bir şeyim yok. Babamı zaten kaybettim. Amacım intikam ya da tazminat değil. Yapısal bir sorun olduğunu gördüm ve bunu anlatmadan susamazdım” sözleriyle neden konuştuğunu anlattı.
Çalışan anlatımları tabloyu tamamlıyor
Dilara'nın açıkladıklarının ardından, GVB çalışanları arasında benzer deneyimler yaşayanların olduğu da ortaya çıktı. İsmini vermek istemeyen bir tramvay sürücüsü, sağlık sorunları yaşayan meslektaşların vardiyalarını tamamlamaları için zorlandığını söyledi.
“Göğüs ağrısı ve kalp şikâyetleri olan bir arkadaşımıza, yarım saat daha idare etmesi için baskı yapıldı. Onu ambulansa binerken hâlâ gözümün önünde görüyorum. Bu normal bir durum değil” sözleri, çalışma koşullarına dair neler yaşandığını gözler önüne serdi.
Koyuncu: İhbar hattı açtık ve takipçisi olacağız
Amsterdam Belediye Meclisi Üyesi Süleyman Koyuncu (DENK), GVB’deki çalışma koşullarını son iki ay içinde dört kez belediye meclisinin gündemine taşıdıklarını söyledi. Koyuncu, özellikle sürücüler ve teknik personelden gelen şikâyetlerin uzun süredir bilindiğini, ancak çalışanların işlerini kaybetme korkusu nedeniyle yaşadıklarını açıkça dile getiremediğini ifade etti.
Bu nedenle DENK olarak çalışanlara yönelik anonim bir ihbar hattı kurduklarını belirten Koyuncu, şu ana kadar yaklaşık 50 bildirim aldıklarını ve bu bildirimlerin bir kısmının belge ve yazışmalarla desteklendiğini aktardı. Koyuncu, “İnsanlar GVB içinde hikâyelerini anlatmaya cesaret edemiyor. Çalışanlar korkuyor. Bu anlatımlar, insanların geçmişte ve yakın zamanda yaşadıklarının bir yansıması” dedi.
GVB çalışanlarıyla daha iyi çalışma koşulları için yaklaşık dört yıldır mücadele ettiklerini vurgulayan Koyuncu, son aylarda durumun daha da ağırlaştığını söyledi. “Bu vahim tabloya defalarca dikkat çektik. Nihayet bağımsız bir dış soruşturma başlatılacak. Süreci yakından izlemeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Koyuncu, ocak ayında konunun yeniden belediye meclisi gündemine taşınacağını, ihbar hattı üzerinden elde edilen bildirimlerin de doğrudan meclise sunulacağını kaydetti.
Belediyeden açıklama talebi
Amsterdam Belediyesi, GVB’nin büyük hissedarı konumunda bulunuyor. Belediye Başkan Yardımcısı Alexander Scholtes, Kıvanç’ın mecliste yaptığı konuşmanın ardından GVB yönetimiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, sosyal güvenlik uygulamaları ve ağır olaylar sonrası çalışanlara sağlanan destek mekanizmaları hakkında açıklama istendi.
GVB yönetimi ise yapılan görüşmelerin ardından, yaşananlardan ders çıkarıldığını ve bazı önlemler alındığını bildirdi. Ancak bu önlemlerin kapsamına ilişkin ayrıntı paylaşılmadı.
©Sonhaber.eu
Fotoğraf: Pexels (Arşiv)





