Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Opr. Dr. Gurur Polat ile Ankara Eskişehir Yolu’ndaki Tepe Prime’de bulunan kliniğinde doğal yollarla bebek sahibi olamayan çiftlere dönük tedavi yöntemlerini ve tüp bebek tedavisindeki gelişmeleri konuştuk.

- Gurur Hocam sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Tabi. 1965 yılında Edirne’de doğdum. Ankara Namık Kemal Ortaokulu ve Ankara Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra TÜBİTAK ve Sabancı eğitim burslarını kazandım. 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirmeyi takiben, Erciyes Üniversitesi’nde kadın doğum ihtisası yaptım.1994-1995 yılları arasında Ankara Zübeyde Hanım Doğumevi’nde, 1996 – 1999 yılları arasında Sevgi Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde çalıştım. Unıversity Collage London, University of Oxford, The New York Hospital Cornell Medikal Center gibi konusunda uzman pek çok merkezde klinik interfilite ve endokrinoloji eğitimi aldım. Daha sonra Ankara’daki çeşitli özel hastanelerde başhekim, tüp bebek direktörü ve uzman hekim olarak çalıştım. Halen kendi kliniğimde hizmet veriyorum.

- Tep bebek tedavisinde izlenecek adımlar nelerdir, tedavi öncesinde neler yapılmalı?

Tüp bebek tedavisi ana olarak üç aşamadan oluşur. Bunun uzunca bir kısmını hanımda yumurta büyütme kapsar. 8 ila 10 gün kadar sürer. Bu amaçla cilt altından verdiğimiz bazı ilaçlar ile yumurta büyütmeye başlarız ve kontroller aralıklı olarak devam eder. İkinci aşama ise yumurtaların toplanmasıdır. Bu aşamada aynı zamanda erkekten sperm alınır. Eğer dışarı çıkan sperm sıfır ise o zaman erkeğin testisinden aspire ederek, iğneyle çekerek veya parça alınarak sperm elde edilir. Üçüncü ve son aşamada ise elde edilen embriyolar laboratuvarda 3 ila 5 gün kadar büyütüldükten sonra tekrar aile çağırılarak, rahim içine transfer edilir. Sonuçta tüp bebek tedavisi üç aşamadan oluşur ve toplamında 2.5 hafta kadar sürer.
Tüp bebek tedavisi öncesinde ise, genel olarak her hamilelikten önce olduğu gibi birkaç aylık dönem için folik asit alımı önerilir. Onun dışında birkaç tane hormonun prolaktin ve TSH’ın özellikle normal olması gerekiyor. Eğer guatr ile ilgili bir sıkıntı varsa, anti TPO ve anti TG’nin olabildiğince düzene girmiş olması gerekiyor. Yapısal herhangi bir anomali varsa, örneğin; rahim ile ilgili, diyelim ki bir septum ya da sineşi var. Bu tür konuların önceden halledilmesi gerekiyor ki, biz kapasitesi yüksek bir uterus içine embriyoyu yerleştirebilelim, gebelik şansını arttırabilelim.

- Tüp bebek tedavisi kaç kez denenebilir?

Deneme sayısı ilk zamanlarda 3 ila maksimum 6 defa ile sınırlanıyordu. Çünkü istatistiki olarak tüp bebekte en yüksek gebelik oranlarını ilk üç denemede alıyorduk. Ondan sonra bu oran gittikçe aşağı doğru düşüyordu. Altıncı denemede de %10-15 civarındaydı. Bunu yaştan bağımsız olarak söylüyorum. Daha sonra yıllar içinde yurtdışında Almanya, Avusturya gibi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımız Türkiye’ye gelmeye başladılar. Biz gördük ki, 12.-13. kez tüp bebeğini yaptıran aileler var. Örneğin; 12 defa tüp bebek yaptırmış, bir veya iki defa tutmuş, düşmüş fakat 13. denemede burada gebe kalıp, sonra gidip Almanya’da doğuran hastalarımız oldu. Bu örneklere baktığımız zaman deneme sayısı konusunda bir sınır koymamız zor. Fakat şöyle bir istatistiki gerçek var; deneme sayısı arttıkça gebelik oranları aşağı doğru inmeye başlıyor. Her yeni denemede biraz daha az şansla tüp bebek yapmış oluyorsunuz.



- Tüp bebek uygulamasını kimler görebilir, yaş aralığı ne kadardır ve başarısız olma durumunda ne kadar zaman aralıkları ile tedavi yenilenebilir?

Tüp bebek tedavisinde yaş çok önemli. Eğer çiftler 20’li yaşlarda evlenmişse, en az bir yıl süreyle kendiliğinden gebelik olması beklenir. Hatta bu ailelerin bir bölümü ikinci bir yıl içerisinde de yine kendiliğinden gebe kalabilirler. Fakat bu ikinci yıldaki kendiliğinden olan gebeliklerin oranı daha düşüktür. Onun için genel kabul, eğer bir çift bir yıl boyunca korunmuyorsa ve gebelik olmuyorsa o zaman bir doktora başvurması gerekiyor. Çiftlerin gittiği doktorun mutlaka bir tüp bebek uzmanı olması gerekmiyor ya da tedavinin mutlaka tüp bebek olması gerekmiyor.

Çünkü kısırlığa sebep olan çok çeşitli faktörler var. Mesela; kadında yumurtlama sıkıntısı olabilir, hormonlarda bir düzensizlik olabilir, tüplerin birinde sıkıntı olabilir veya erkekte hafif sorun olabilir. Problem ne ise, ona göre önlem almak ve tedavi etmek gerekiyor. Yani mutlaka tüp bebek diye işe başlamıyoruz. Fakat eğer evlilik yaşı 43-44 gibi ileri bir yaş ise, birkaç aylık denemeden sonra mutlaka bir uzmana gözükmesi gerekiyor.
Başarısız bir tedavi sürecinden gelen hastalarımız için en az iki ay ara verip daha sonra tedaviye başlıyoruz. Zira yumurtalıkların normale dönmesi bu kadar bir süreci kapsıyor.

- Peki uygulamada başarıyı etkileyen faktörler nelerdir?

Tedavinin başarısında embriyo seçimi son derece etkili. Çünkü tüp bebekte gebelik şansı, verilen embriyonun kalitesiyle birebir paralel olarak hesaplanır. Ayrıca kadının yaşı da başarıyı etkileyen diğer bir faktördür, bu ikisi çok önemli. Gebeliklerin sahip olduğumuz yüzdesini veren bu iki donedir. Üçüncü done ise, transferdir. Mesela; kadının yaşı 28-29 civarı olup, maksimal verimde olabilir, embriyo birinci kalite olabilir fakat zor ve sıkıntılı bir transfer ise, o ana kadar harcanan bütün emek yani o güzel embriyonun yaratılması için yapılan her şey boşa gitmiş olur. O nedenle bir üçüncü komponent de embriyo transferi esnasında embriyonun güzel ve rahat bir şekilde içeriye yerleştirilmesidir.

- Tüp bebek tedavisinde yenilikler nelerdir?

Tüp bebek tedavisinde çok önemli gelişmeler oluyor. Örneğin embriyoları beslediğimiz sıvı medyumlar gelişiyor. Dondurma, çözme teknikleri gelişiyor. En önemlisi de eskiden tüp bebek tedavisinde bebek tutmadığında neden tutmadığını açıklayacak elimizde herhangi bir done yoktu. Şimdi neden tutmadığını anlayacağımız sebepler var, dolayısıyla nasıl tutturacağımızı da biliyoruz.

Bir embriyo neden tutar ya da neden tutmaz; çok önemli olmaya başladı. Embriyo anneyle babanın ortak ürünü. Yani yarısı anneden yarısı babadan geliyor. Annenin de doğal bir savunma sistemi var. Kendisini yabancılara karşı korumak istiyor. Embriyo tamamen anneye ait olsa hiçbir sorun yok. Rahim kabul edecek ve içerisinde barındıracak. Ama babadan gelen yarı, işi biraz karıştırıyor. O zaman anne vücudunun, bir şeyin kendine doğru geldiğini anlaması ve onu tanıması gerekiyor. Tanımaz ise embriyoyu reddediyor. İşte bebeği tanıma konusunda ilk başlarda lenfosit aşısı çıktı ve çok işimize yaradı. Sonra bu aşılar kendini geliştirdi, gebelik aşıları olarak devam etti. Aşılarla birlikte anne vücudu babadan gelen embriyoyu da dost olarak kabul etmeye, bebek tutunmaya başladı. Yine zaman geçtikçe testler, tetkikler, yöntemler daha da gelişmeye başladı. Mesela romatoid salgılar, trioid, eklem, doku ile ilgili salgılar, genç hanımlarda dahi görülen eklem ve kalp romatizması hastalıkları tüp bebek tedavisinde sıkıntı yaratan, embriyoyu vuran ve tutunmayı zorlaştıran durumlar. Eğer bunların olduğunu bilirsek, ona karşı önlem alıyoruz. Tüp bebek tedavisinin ön hazırlıklarında ortamı uygun hale getiriyor, sonra embriyo transferine geçiyoruz. Yine bebeğin tutunmasını kolaylaştıran beyaz küreler veya düşman kabul edip virüsmüş gibi düşman kabul eden ve ona saldıran lenfositler var. Eğer bunlarda bir dengesizlik varsa bebek yerleşemiyor. En önemli yeniliklerden biri de şimdi bizim bu sebeplere bakabiliyor olmamız. Baktık ki bir dengesizlik var, o zaman onları bastırmak için gerekli tedaviyi yapıyoruz. Böylece embriyo rahim içine gittiği zaman kendine rahat bir ortam buluyor.

- Tüp bebek tedavisi ile gebe kalan kadınlarda hormonal ve psikolojik olarak ne gibi değişiklikler oluyor?

Tüp bebek tedavisi ile gebe kalan kadınlarda da tıpkı normal hamilelikte olduğu gibi gebeliğin ilk üç ayında bulantı ve kusma belirtileri ortaya çıkabiliyor. Yine hormonal değişime bağlı olarak sonraki aylarda yüz bölgesinde akne ve sık sık idrara çıkma gibi şikayetler artabiliyor. Gebelik hormonlarının artışıyla beraber anne adayında yoğun ve ani duygusal değişimlerle karşılaşılabiliyor. Bir de tüp bebek tedavisi sırasında annenin psikolojisi çok önemli. Tedavinin başarı ile sonuçlanması birçok kadında stresin alt edilmesine bağlı. Bu konuda akapunktur, major ozon terapi, hipnoz gibi yan desteklerden faydalanıyoruz.

https://www.youtube.com/watch?time_continue=10&v=fJrTWIkhhXM