21 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü dolayısı ile bir basın bildirisi yayınlayan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Batı Avrupa’da Hollanda’lı Geert Wilders gibi ırkçılıktan beslenen siyasi liderlerin kaygı verici olduğunu söyledi.

Yeneroğlu’nun bildirisi şöyle:

21 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü: „Irkçılık, temel insan hak ve hürriyetleri için büyük tehlikedir.“
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu 21 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, „Irkçılık, temel insan hak ve hürriyetleri ile birlikte yaşamı tehdit eden en büyük tehlikedir. Çoketnisiteli ve çokkültürlü ülkelerde bu tehlikeyle mücadele etmek, hakların korunması, huzur, refah ve güvenliğin sağlanmasıyla eşanlamlıdır.“, dedi.  

Yeneroğlu şunları kaydetti: „Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart tarihini 1966 yılında Irkçılıkla Mücadele Günü olarak ilan etmiştir. Bu kararın alınmasına, 21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika’da ırkçı ayrımcılık uygulamalarını protesto eden göstericilere ateş açılması sonucu 69 kişinin hayatını kaybetmesi olayı neden olmuştur. Irkçılığın ne tür insanlık dışı uygulamalara neden olduğunu görmek için tarihte yaşanan diğer bir çok olaya bakmakta fayda var. Birlikte yaşam ile temel insan hak ve hürriyetleri için büyük tehlike olan ırkçılığın, günümüzde hala yaşam alanı bulabiliyor olması, insanlık adına düşündürücüdür. Çoketnisiteli ve çokkültürlü ülkelerde ırkçılık tehlikesiyle mücadele etmek, hakların korunması, huzur, refah ve güvenliğin sağlanmasıyla eşanlamlıdır.

Günümüzde özellikle Batı Avrupa ülkelerinde ırkçılıktan beslenen partilerin göçmenler ve mülteciler nedeniyle yüksek seçmen desteğine ulaşması kaygı verici bir durumdur. Fransa’da yapılan anketlere göre Front National Partisi’nin Başkanlık seçimini kazanma ihtimali bulunmaktadır. Hollanda’da Geert Wilders’in Özgürlük Partisi en güçlü parti konumunda ve Avusturya’daki Özgürlük Partisi de en güçlü parti olarak %34 seçmen desteğine ulaşmış durumdadır. Almanya’da ise 3 eyalette yapılan son seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi üç eyalette de meclise girebilecek desteği almıştır. Tüm bu gelişmeler ırkçı söyleme halk tarafından verilen desteği ortaya koymaktadır. Her bir ülke de demokratik güclerin ırkçılığa karşı daha kararlı olmaları ve etkili önlemler almaları, toplumsal huzuru koruma adına bir zarurettir.

Diğer ülkelerde yaşanan gelişmeleri takip ederken ülkemizde farklı şekilde ortaya çıkan sorumlulukları görmezden gelemeyiz. Bu çerçevede geçmişte yürürlükte olan devlet politikalarının aşılarak özgürlükçü reformların gerçekleştirilmiş ve çokkültürlü ve çoketnisiteli toplumsal yapının desteklenmiş olması, ülkemizin en önemli kazanımlarındandır. Kültürel zenginliğin korunması ve desteklenmesiyle daha güçlü bir Türkiye inşa edilecektir. Bununla birlikte ülkemizde yaşayan mültecilerin dışlama ve ayrımcılık durumlarıyla karşılaşmamaları için herkese sorumluluk düşmektedir. Mültecilere yönelik geçmişte kamuoyuna yansıyan münferit saldırı olaylarının tekrarlanmaması toplumsal hassasiyeti göstermektedir. Yine yaşanan terör hadiselerine ve etnik ayrımı körükleyebilecek siyasi istismarlara rağmen toplumun birliğini bozmaması ve terör karşısında devlet ve millet bütünlüğü takdire şayandır.     
Toplumsal yaşamın her alanına katılım ve kendilerini evlerinde hissetme konusunda göçmenlere ve mültecilere vereceğimiz her destek, ileride oluşabilecek sorunlara karşı önemli tedbirlerdir. Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü’nün bizlere, yabancı, azınlık ve göçmenlere karşı kendi tutumumuzu eleştirel bir gözle değerlendirme fırsatı sunmasını temenni ediyorum.“

©SONHABER.EU