Suriye'deki iç savaştan kaçıp komşu ülkelere ve Avrupaya sığınan mültecilerin sayısı her geçen gün artıyor. Yetkililere göre böylesi bir durum ikinci dünya savaşında dahi görülmedi. Toplamda sayıları 7 milyon 600 bini aşan mültecilerin 2 milyon 800 bini Türkiye'ye sığınırken 1 milyondan fazlası ise Ürdün ve Lübnana sığınmış durumda. Avrupa ülkelerin çoğunda sayıları daha binleri bulmazken, Fransa'ın Calais kampında umut yolcuğuna çıkan 4-5 bin Mültecinin durumu ise tam bir insanlık ayıbı.



Uluslararası yükümlülüklerini yoktan sayan ve mültecilere sığınma hakkı vermeyen Fransa izlediği yanlış politikalarla. Adeta bu insanlık suçuna ortak omaktadır Fransa Hükümetinin vurdum duymazlığı ve kamp alanındaki prefabriklerin yetersizliği, göçmenlerin kendi çabalarıyla oluşturdukları derme çatma çadırlarda kaderlerine bırakılması, düzenli yemeğin dağıtılmaması ise ayrıca Avrupa Birliği için bir utanç tablosu olmaya devam etemektedir.
Buna karşı mazlum ve mağdurların yanında olmak için Hollanda'nın Lahey şehrinde bulunan Furkan Eğitim Vakfı ve Medine Dershanesi bu yılbaşı tatilini bir fırsata çevirip ‘Açım, Yardım Edin!’ kampayasıyla mültecilerin gönüllerini feth etmeyi başardı. Kısa bir zamana sığdırılan bu Kampanya neticesinde içeriği sağlık, gıda ve temizlik eşyasından oluşan 720 yardım paketini toplamayı başaran bu gönül erleri geçtiğimiz cumartesi günü bir gurup gönüllüylü birlikte bir tır dolusu eşyayı kampa ulaştırmayı ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı başardı.



Yardım paketlerinin dağıtımı esnasında ve sonrasında duygu dolu anlara ve hatta yürekleri parçalayan manzaralara şahit olundu. Bunlardan birisini okuyucularımızla paylaşacak olursak!

Mehmet Güler: Kamp alanını ve ordaki insanların bulunduğu imkansızlıkları yerinde müşahede ettikten sonra ‘keşke çocuklarımı da götürseydim dedim’. Her türlü imkana sahip olmakla beraber hiçbir şeyi beğenmeyen ve sahip oldukları ile mutlu olamayan çocuklarımızın, naylondan ve tahtadan yapilmış evlerinde bir tabak sıcak yemek umuduyla çamurlu yollarda umutla sıraya giren Avrupa'nın insan yerine koymadığı, aile mahremiyetinin bulunmadığı, duyguların incindiği, çocukluğun unutulduğu, yaşam savaşının içindeki insanları görüp de bir nebze ibret almalarini isterdim. Bizler içinde bulunduğumuz nimetlerden dolayi Allah'a ne kadar şükretsek azdır.



Sahin Yildirim: ” ilk defa mültecilerin bulunduğu bir kampa geliyorum. Savaştan kaçan, hiç bilmedikleri bir ülkeye gelen, sicak bir sobasi ve kendilerini isitacak bir battaniyesi dahi olmayan multecilerin ormanlik alanda kaderlerine terk edilmesi dram vericiydi. Sonrasinda bir tırın yardim paketi dagitacagini duyan ve yalın ayakla koşarak bana dogru yaklasan çocuk ise yüreğimi param parça etti. Önce bardiyeleri geçti sonra birikmiş suların içinden koşarak tıra yaklaştı. Gözlerimin içine bakarak paketini aldı ve sessizce gitti. O çocuğun durumu biran aklıma Türkiyedeki deniz kenarına cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebeği getirdi. O esnada gözlerimdeki yaşa mani olamadım. Daha sonra az yutkunarak içimden; be çocuk!, burası senin yerin değil dedim. Akabinde gözlerimi açıp etrafıma baktığımda, küçük çocuk gözden kaybolmuştu”.



Sabahın erken saatlerinden gecenin karanlığına kadar soğuğa aldırış etmeden çalışan yetkililerin ve gönüllülerin mutlulukları gözden kaçmadı. Yapılan çalışma sonucunda Furkan Eğitim Vakfı ve diğer yetkililer adına Alattin Erol tarafından yapılan açıklamada kısa sürede özverili çalışan herkese ve bilhassa paketleme işini yapan bayanlara sergiledikleri hassasiyetten dolayı teşekkür ettikten sonra bu yardımların devam edeceğinin kaçınılmaz olduğunu herkese bildirdi.

Şahin Yıldırım