Geçtiğimiz Cumartesi günü, Türkçe anlamı Hollanda Türk Sivil Toplum Kuruluşları Platformu olan PTN, Hollanda’nın Rotterdam kentinde, Meram restaurantta düzenlenen kahvaltılı bir toplantıda, basına tanıtıldı. 

PTN Koordinatörü Mustafa Özcan, özetle; platformun Hollanda Türk toplumunun ortak paydalarda buluşup, Türk toplumunun eriştiği gelişmeleri ve Hollanda toplumuna kattığı değerleri tespit ederek; bu değerlerin pozitif gündemlerle kamuoyuna, resmi kurumlara, siyasi partilere ve kuruluşlara aktarılması için kurulduğunu söyledi.

Bu toplantı hakkında daha önce bize ulaşan davetiyeyi okuduğumda, aklıma ilk gelen soru; ‘IOT bitiyor mu?’ oldu. Çünkü davetiyede kısa adı IOT olan Türkler için danışma Kurulu’nda yer alan sivil toplum örgütlerinin büyük çoğunuluğunun bu yer aldığı yazıyordu.

IOT bitiyor, ya da bölünüyor muydu!? Bu soruyu toplantı esnasında sordum ve net bir cevap alamadım. IOT’nin farklı, bu oluşumun farklı olduğu ve kesinlikle bir rekabet felan olmadığı açıklandı. 

Toplantıda yer alan örgütler ve temsilcilerine, biraz daha yakından bakınca; aslında ne olduğunu farkettim. Siyasi yelpazenin ortası ve sağında yer alan örgütler, bu şekilde yeni bir oluşuma start vermişti. 

İlk başta baya hayıflanmıştım. Çünkü IOT, uzun yıllar toplumumuzun meselelerinin çözülmesinde önemli katkılar sağlamıştı. Diğer yandan IOT’nin etkinliği, bakanlık tarafından bütçesi kesildikten sonra oldukça azaldı. 

IOT Başkanı Zeki Baran’ı yıllardır tanırım.  Kendisi, kimin ne derdi olsa, gece-gündüz demeden yardıma koşar. Pozitif enerjisi ve birleştirici bir uslubu vardır. Ancak, bir iki kişinin bireysel çabası IOT’den beklenen enerjiyi ortaya çıkarmaya yetmiyor demekki. Belki de bu şekilde hem IOT hem de PTN toplumsal sorunlarımızı aşma konusunda, birlikte yapamayıp ayrılan kardeşler gibi çok daha başarılı olabilir. 

Adidas ve Puma markalarını bilmeyenimiz yoktur. Peki bu iki markayı bir biriyle anlaşamayan iki kardeşin oluşturduğunu biliyor musunuz! Almanya’da Nazi Partisi üyesi olan kardeşler Adolf ve Rudolf Dassler'in kurdukları spor ayakkabı şirketi, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi askerleri için botlar üretiyordu. Aralarındaki anlaşmazlık sonucu ayrılan kardeşlerden biri Adidas diğeri Puma markasının ortaya çıkmasına neden oldu. hiç ayrılmasalardı geçimsizlik ağır basacak ve bu gün ne Adidas’ı ne de Puma’yı bilmeyecektik belkide.

Demem o ki; sivil toplum örgütlerimiz belki de bu yeni yapılanmayla sorunlarımızın aşılmasında çok daha üretken olacak, Z kuşağına ve belki Alfa kuşağa da zemin hazırlayacaktır.

Z kuşağının sohbetlere konu olduğunu buralarda hiç duymadım. Ancak Türkiye’de siyasetin ana gündem maddelerinden biri Z kuşağı. Oysa Avrupa’da da bu konuda çokça konuşmalıyız. Bence; Z kuşağının ardından gelecek ve Avrupa’dan Asya’ya kadar uzanacak olan Alfa kuşağımız, Altın kuşağımız olacak. Öyleki onlar yakın gelecekte tarih sayfasındaki köklü varlığımızı bir kez daha Altın harflerle yazacaklar. 

Bir başka sefere Z kuşağını ve onların yetiştireceği Alfa kuşağı konuşalım.

Ayhan Sucu