Haber: İlhan KARAÇAY

Carolijn Vos adlı kadın yazar şöyle yazdı: Yunanistan’ın insanlık dışı hareketleri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından ‘kahramanca’ ilan edildi, para ve malzeme ile ödüllendirildi. Ama hiçbirimizin unutamadığı Alan Kurdi’nin sahile vuran cesedi fotoğrafının aynısı, Türkiye kıyısından Lesbos’a giderken, Yunan Sahil Güvenlik mensuplarının batırdığı botta 6 yaşında bir suriyeli çocuğun ölmesi görmezden gelindi.’

Hollanda’nın en büyük üç gazetesinden biri olan Volkskrant’ta, Carolijn Vos imzası ile yayınlanan bir yazı, Türkiye’nin haklı olduğu her olayda, sırf Erdoğan düşmanlığı nedeniyle zırvalayan siyasetçilere güzel bir ders oldu.
Şahsen beni çok duygulandıran bu yazıyı, adres listemde olan tüm parlamenterlere ve üniversitelere email ile gönderdim.
İşte size Carolijn Vos’un, okuyan herkese ‘Vay be’ dedirtecek yazısı:

Başlıklar:
*Avrupa, sığınmacı sorununu çözdüğünü sanıyordu, ama şimdi yüksek bir fatura geldi.

*Avrupa, sığınmacılar konusunda yine kendisini sarstı.

*Türkiye’den Avrupa’ya geçmek isteyen ilticacılar, hafta içinde Yunan sınırında gözyaşı gazıyla karşılandılar. Bu, 2015’ten bu yana parçalanma tehlikesiyle karşı karışıya olan AB için yeni bir göçmen krizidir.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz Perşembe günü, Yunanistan’ın geri püskürtmeye çalıştığı ilticacılara duvar örmek için bir ordu göndererek Avrupa’yı baskı altında tuttu.
Binlerce göçmen, iki ülke arasındaki meçhul topraklarda, yıllardır yaşanan sınır kontrollarının kurbanı oluyorlar ve Bilinçsiz Avrupa rejimi nedeniyle oyuncak haline geliyorlar.

İdlib’deki şiddet.

Erdoğan için, İdlib’te cereyan eden son gelişmeler nedeniyle, Türkiye sınırına doğru akan bir milyon Suriyeli nedeniyle kapıları açmak şart olmuştu. Ama Kuzey Suriye’de verilen mücadele ve 3,6 milyon sığınmacı Suriyeli için para da lazımdı. Zira Türkiye’ye yerleşmiş olan Suriyeliler artık Türkiye’ye uyum sağlamışlardı. Şimdi sınıra koşan ve soğuktan donma tehlikesi geçiren adamların ve ailelerinin çoğu başka ülkelerden, Afganistan, Irak, Bengladeş ve Somali’den gelmişler. Türkiye’de hiç hak ve hukukları da yok.
Bunlar ister sığınmacı, isterse ekonomik göçmen olsunlar, bir başka ülkeden hak talebinde bulunmalarının önü, sert davranışlarla alınmamalı. Bu, uluslararası insan hakları kaidesine aykırıdır.

Avrupa normlarına göre, ‘kutsal’ sayılan sığınma prosedürünün yanlış uygulandığını gören sığınmacılar buna isyan ediyorlar.
Diğer yandan da Avrupa Birliği, Türkiye’nin şantaj yaptığını ileri sürüyor.

Yunanistan’ın insanlık dışı hareketleri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından ‘kahramanca’ ilan edildi para ve malzeme ile ödüllendirildi. Ama hiçbirimizin unutamadığı Alan Kurdi’nin sahile vuran cesedi fotoğrafının aynısı, hafta başında Türkiye kıyısından Lesbos’a giderken, Yunan Sahil Güvenlik mensuplarının batırdığı botta 6 yaşında bir Suriyeli çocuğun ölmesi görmezden gelindi.

Zaman satın alındı ama kullanılmadı

Şimdi panik içinde Yunanistan’a verilen destek gösteriyor ki, Avrupa Birliği göçmen sorununun nasıl çözümleneceği hakkında hâlâ bir fikre sahip değil.
Demek ki Avrupa Birliği, 2016’da Ankara ile yapılan, Yunanistan’a kolay geçişi önlemek için yapılan 6 milyar euroluk anlaşma ile sadece zaman satın almış. Göç uzmanlarına göre, Avrupa Birliği satın alınan bu zamanı kullanmamış ve Avrupa sınırlarında yapılması gerekenleri hesap edememiş.

Yunanistan 2016’dan itibaren ilticacıları adalarda tutmuş ve hiçbirini salmamış. Bu nedenle de Avrupa sorunun çözümlendiğini sanmış.
Bu yüzden Hollanda’daki ilticacı kampları kapatılmış, göç idaresindeki personel sayısı da düşürülmüş. Bu karar şimdi, vergi ödeyenler için her hafta bir milyon euroya maloluyor.
Türkiye anlaşması sonucunda Yunanistan ve İtalya’dan sığınmacı bekleyen Avrupa ülkelerine az sayıda giriş yapılmış. 2019’da 71 bin, bu yıl da 10 bin yeni sığınmacı gelmiş.

Avrupa karşıtı popülistlerin gelişi

Yunanistan, Brüksel’den para alıyordu ama teknik yardım alamıyordu.
Bu da durumu karmaşık hale getiriyordu. Onbinlerce sığınmacı turistik adalarda dayanılmaz acı çekiyorlardı. Ama ada halkları da buna isyan ediyordu ve sığınmacıların atılmasını istiyorlardı.
Tabii ki bu drum aşırı sağcı partiyi de güçlü hale getirmişti. Aynı durum İtalya’da Lega Partisi’ni, Almanya’da AfD’yi, diğer Avrupa ülkelerinde de popülist partileri güçlendirmişti.

WhatsApp’ta ücretsiz bültenimize abone olun, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri gündeminden seçtiğimiz haberler her gün telefonunuza gelsin! Abone olmak için tıklayın

Haberlerimizi izin almadan kullanmayınız