Foto: Cosşkun Yeğenoğlu

28 Ekim Cuma akşamı Lahey büyükelçilik binasında düzenlenen resepsiyona çok sayıda Türk ve diğer ülke temsilcileri katıldı.

Davetlileri tek tek eşi Senem Hanımla birlikte karlılayan Büyükelçi Sadık Arslan,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 81 il ve yurt dışı temsilciliklerde yayımladığı cumhuriyet bayramı mesajı Türkçe ve İngilizce olarak okunmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Büyükelçi Sadık Arslan; “ Gördüğünüz gibi pek çok ülkeden dostlarımız bayramımızı kutlamak için geldiler. Hollanda’da bulunan yarım milyona yakın vatandaşlarımızın temsilcileri de buradalar. Böyle bir vesileyle hep bir araya gelmiş olmaktan ben de gurur duyuyorum.

Her şeyden önce Hollanda Türk toplumundan bu güne kadar büyükelçiliğimizde göstermiş oldukları yakın işbirliği ile ve “Türkiye’nin uzun kolu” ithamlarına rağmen onlar, Hollanda ile Türkiye arasında kırılmaz bir insani köprü olduklarını hep ispat ettiler.

Ülkemizde yaşanan özellikle FETÖ darbe girişimi gibi konularda olsun, PKK terörünün pek çok sivil yada asker vatandaşımızın kanına girdiği saldırılarda olsun hiçbir zaman geldikleri ülkeyi hepimizin ortak vatanı Türkiye’yi yalnız bırakmadılar. Her zaman bu mücadeleyi Hollanda kamuoyunun gündemine taşımak için gayret gösterdiler. Bunu da olgunluk içinde yaptılar. Ben bu vesile ile Hollanda Türk toplumuna sizlerin aracılığıyla Allah’a ısmarladık demek istiyorum.

Yine Hollanda Türkiye dostluğu için çalışmaya, her iki ülkenin de iyiliği için çalışmaya devam etsinler gayretlerini bırakmasınlar. Kendilerine yönelik haksız ithamlara da kulak asmasınlar. Yani buradaki mücadeleleri demokratik ve medeni olduğu sürece mutlaka sesleri bir gün duyulacaktır” Dedi.

Hollanda Diyanet’e teşekkür borçlu

Bir soru üzerine Arslan; “Eğer Hollanda basınında ve parlamentosunda yapılan tartışmaların tonuna bakarsanız burada hiçbir gün mutlu yaşayamazsınız. Kamuoyuna yansıyan kısmı, özellikle son üç yıldır çok menfi. Ben de zaten 3 yıldır burada görev yapmaktayım. Fakat Hollanda ile Türkiye ilişkilerinin gerçek niteliğine baktığımızda, yani biz ne kadar ticaret yapıyoruz, kaç turist geliyor ülkemize? Hollandalılar bize ne kadar yatırım yapıyor? Askeri işbirliğimiz nedir?

Güvenlik ve terör konusunda işbirliğimiz nedir? Bu alanlarda da mükemmel işbirlikleri karşımıza çıkar. O yüzden beni söylemek istediğim, kamuoyundaki bu böyle sabun köpüğü gibi ithamlar ve algı kampanyalarına aldırış etmez isek Hollanda’yla 404 yıllık müttefiklik ilişkimizin temelleri sağlam. Türkiye’nin Hollanda’ya yönelik her hangi bir gizli bir ajandası yoktur. Yani bu “uzun kol” “beşinci kol” faaliyetleri bunların hepsi yalan. Burada son operasyonlardan sonra fark etmişsinizdir; doğru dürüst diplomasimiz bile kalmadı. Bizim burada sizlerin iyiliğinizden başka düşüncemiz yok. Zaten sizin de iyi olabilmeniz için Hollanda’nın iyi olması, müreffeh bir ülke olması lazım.

Tarihte de hiçbir zaman bizim Hollanda’yla savaşımız olmamıştır. Ayrı kamplarda yer alan rakip dahi olmadık. Dolayısıyla bu günlerde olanlara; iç siyasetin kendi dinamikleri içinde köpürttüğü bir huzursuzluk diyelim. Ama biz hem büyükelçilik olarak hem de sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri olarak hiçbir zaman pes etmedik. Sizlere tavsiyem, daha çok Hollandalılarla iletişim içinde olun. Sizin ağzınızdan çıkan sözler ve gazetelerinize yazdıklarınız arzu ederiz ki daha çok Hollandaca olsun. O zaman belki iletişim daha amacına uygun gerçekleştirebilir. Sizlerle ve Türkiye ile ilgili yanlış anlamalar ortadan kalkabilir. Ve şunu şöyleyeyim. Belki Türkiye şu anda tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar Batı’nın yani Transatlantik camianın, güvenliğine, refahına, huzuruna hizmet ediyor. Hatta bu radikal unsurları biz kaynağında kurutuyoruz. Bizim diyanet işlerimiz, buradaki imamlarımız buradaki toplumu radikalleştirmek için değil, onları topluma faydalı insanlar haline getirmek için çalışıyor. Düşünsenize biz ta Türkiye’den bütçe ayırarak Hollanda’daki gençlerin radikalleşmemesi yani kurda kuşa yem olmaması için çalışıyoruz. Dolayısıyla bu verilen hizmetin olmaması halinde yaratacağı boşluk gerçekten çok tehlikeli olabilir. Tabi burada sadece diyanetimiz değil diğer sivil toplum kuruluşlarımız da her zaman itidalli olmuşlardır.

Demokratik olmuşlardır. Barışçı olmuşlardır. İşinde gücünde olmuşlardır. Hiç bir zaman suçla ya da organize suçları öven bir tavır içinde olmamışlardır. Bunlar toplu zaten kendi tepkisini de göstermiştir. Ben buradan bir kez daha Hollanda Türk toplumunu selamlıyorum. Allah yollarını açık etsin. Her iki ülkeyi de kucaklayarak doğru bildikleri şeyleri yapmaya devam etsinler.”

© SONHABER.EU