Sözcü gazetesinde yer alan haberin üzerine adeta balıklama atlayan başta Cemaat medyası ve Gülen cemaatine Müslümanların ilk tepkisi, “ Madem öyle bir şey vardı bu zamana kadar nerdeydiniz” şeklinde oldu.

Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek, olarak nitelendirilen habere göre, Türkiye Diyanet Vakfı'na vekalet yoluyla kestirilmek için yatırılan paralarla alınan kurbanlıkların Vakıf tarafından Et ve Balık Kurumu'na satıldığı iddia ediliyor.

Türkiye Diyanet Vakfı ile Et ve Balık Kurumu Genel Müdürlüğü arasında 7 Kasım 2007’de imzalanan protokolun 8 yıl sonra ortaya çıktığı vurgulanan haber hakkında Türkiye Diyanet Vakfı henüz bir açıklama yapmazken, Türkiye Diyanet Vakfı ile Et ve Balık Kurumu arasında imzalanan protokolde yer alan maddeler iyi okunduğunda Türkiye Diyanet Vakfı’nın kesim işini Et ve Balık kurumuna verdiği anlaşılıyor. Akıllar takılan soru ise eğer vekalet kurbanları Et ve Balık Kurumuna satılıyorsa neden vakıf talep edeceği etleri gösterceği addresler teslim etmesini istiyor.

İşte Malum medyanın okuduğunu bile tam anlayamadığı o maddeler:

“Vakıf kesimden sonra dağıtımda kullanmak üzere satıcıdan ihtiyacı kadar (en fazla 50 adet) gövde et talep edecek, satıcı da talep edilen eti Vakfa verecektir. Bu durumda bir hayvandan elde edilen karkas fiyatı esas alınacağından her karkas 140 kg. (kemikli gövde et) üzerinden hesaplanacaktır.”
Vakfın talep edeceği etler Vakfın (Yurt içinde en çok 10 yerde) göstereceği adreslere satıcı tarafından topluca teslim edilebileceği gibi söz konusu miktardan bir kısmı talebe göre yıl içerisinde peyderpey teslim edilebilecektir”

Gazete iddiasında etlerin yüzde 2’sinin fakur fukaraya dağıtıldığını gerşi kalan kısmının ise para olarak vakfın kasasına girdiğini söylemeyi de ihmal etmiyor.