SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ…

Abone Ol

İlk Devletimizi HUN Türkleri M.Ö 1760 yılında kurmuşlardır.

“ Şurasi unutulmamalıdır ki, dünya tarihi, Türk soyu ile zenginleşmiş, Türk tarihi ile ihtişam kazanmıştır”.

Son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923 yılında kuruldu..!
( Tabi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni – dünyada tanınmadığından – burada saymıyoruz)
Türkiye Cumhuriyeti Develti Forsu’nda 16 yıldız ve ortasında güneş ( T.Cumhuriyeti Devleti ) bulunmaktadır.

1925 yılında çıkartılan Sancak Talimnamesi’nde Cumhurbaşkanlığı Forsu’na eklenen 16 yıldızın tam olarak mahiyeti açıklanmamış , daha sonra 1969 yılında Yüzbaşı Akib Özbek yazdığı kitapda 16 yıldızın tarihde kurulan Türk Devletilerini temsil edildiği ifade edilmiştir..

Aslında Türk İmparatorlukları olmalı düşüncesindeyim..Devlet olarak Türkler 95 Devlet kurdukları tarih kayıtlarında bulunmaktadır.

Tarihde kurulan bu Türk İmparatorluklari’na da Türkler Devlet demişlerdir..!

Neden?

Sömürgecilik ve yayılmacılık olan “İmparatorluk” u dünyaya ve insanlığa ADALET ve İNSAN SEVGİİ ile hükmeden Ecdadımız tarafından makbul görülmemiştir..
Türkler hep kendi yönetim sistemlerini kendileri inşa etmiş, hükmettikleri topraklarda kendilerine özgü yasaları çıkartmışlar, “TÖRE” olarak adlandırılan hukuk kuralları ; Adalet, eşitlik, iyilik ve insanlık olarak değişmez altın kurallardı..Kanunlar bunlar baz alınarak yapılırdı..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk ;
“ Türk çocukları ecdadını tanıdıkça,daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" sözü ile bize anlatmak istediğini biz 94. Yılını kutladığımız Cumhuriyetimizde Türk çocuklarına tanıtabildik mi?
HAYIR.!
Tanıtmadığımızdan aşağı da tespit ettiğimiz yönetim ve sistem zaafları ile karşı karşıya kaldık kalıyoruz.!
Son zamanlarda sistem değişikliğinden söz ediyorsak eğer, şu anda ki sistemimizin eksik yanlarını ortaya koymalıyız..
- Demokrasi diyoruz, lakin hak edenlerin değil adamı, yandaşı ve parası olanların Milletvekili olabildiği, halkın oyları ile değil Siyasi Parti Başkanları’nın inisiyafiti ile tespit edilip seçilen Milletvekillerinin çıkarları doğrultusunda yönetilen bir sistem..

- Bilgisi, enerjisi, dünya görüşü ve alacağı sorumluluk alanında uzmanlığı ile görev yapabilecek Bakanlar’ın değil, her zaman evet efendim, siz nasıl uygun görürseniz diyen ve Başbakan’ın “EMİR ERİ”olan Bakanlar’ın yönettiği bir sistem…

- Yönetime emir veren; Nufüs sahibi kişilerin, büyük şirketlerin, para babalarının, aşiret reislerinin, kara para aklayan, emlak zengini insanların, sarı sendikacılarin, patronların, dincilerin, din tacirlerinin, belirli bir kitlece gönül verilen insanların sistemi..

- Vatan çocuklarının kalleşce teröristlerce ŞEHİT edilirken yukarıda saydıklarımın dışında birde yönetimde olan siyasilerin, bürokratların, teknokratların çocuklarının ŞEHİT düşmediği bir sistem..

- Atanmışlarla atananların kavgalı olduğu bir sitem..

- Gerek ihanet ile suçlu bulunan, gerekse Devlet’e ihanet etmesine rağmen Milletvekili, Bürokrat, Teknokratların suçları sabit olmasına rağmen hala Devlet’ten maaş alabildikleri bir sistem..

- Teröristlerle iç içe olmalarına rağmen ve teröristlere “Özgürlük Savaşcıları’diyebilen ve arkalarında olduğunu cekinmeden söyleyen, milletvekilliği yemini etmemesine rağmen Milletvekilliği düşürülmeyen, adam döven, polis döven, hostes döven, çeşitli adi suçları işlemelerine rağmen hala Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden maaş alan Milletvekillerinin bulunduğu ve dokunulmazlık zırhı içinde bunlara YASAL hiç bir işlemin yapılmadığı bir sistem..

- TBMM koridorlarında, Meclis Komisyonlarında ve Genel Kurulda; edepsizce birbirine hakaret edebilen, hayasızca televizyon kameralarının önünde birbirine küfür eden, tokat atan, yumruk atan, tekme adan, kadınlara laf atan Milletvekillerinin içinde bulunduğu bir sistem…

- Ülkesine ihanet edip, güvenlik güçlerine karşı HENDEK açan terörist gruplara ARKADAŞ diyebilen Parti Başkanları’nın içinde bulunduğu sistem..

- Parti Başkanları’na biad kültürü içinde olan Milletvekillerinin sistemi..

- Kendilerini her seyin üstünde gören, her işe bulaşmayı marifet sayan, görev alanı dışında her konuda kendisine sorulmasını ve düşünce belirtmeyi üstünlük gören bir Bürokrası, Statükocü bir Devlet sistemi..

- Devletin bir çok kademesinde uzmanlık alanı dışında olmasına rağmen görevlendirilen siyasi parti mensubu kişiler, Siyasi Partilerin İl, İlçe Başkanları’nın görev yaptıkları İl de veya İlçe’de Hükümet Yetklilisi veya Devlet Görevlisi gibi hareket özgurlüğünde bulunduğu bir sistem..

- Devlet’e Hükümet’e ve onun Bürokratları’na , Teknokratları’na emir verebilen Basın, Medya, Köşe yazarı, TV Yorumcusununun bol bol olduğu bir sistem..

- Gazetesi ile Hükümet devirebileceğini söyleyebilen Gazetecilerin olduğu bir sitem..

- Adaleti değil, Yasaları değil Siyasilerin ve İktidarda olanların çıkarlarını koruyan bir HUKUK sistemi..

- ADALET sisteminin dokunulmazlık yasaları ile yalnızca Devleti Yönetenlere, Siyasilere ve yandaşlarını korumakla görevli olduğu bir sistem…

- Eğitim’de, Bürokrası’de, Devlet Memurluğu’nda, Askerlik’de, Üniversitelerde, Yurt Dışı Hizmetler’de önceliğin siyasete, adamı olana ve siyasi yandaşlara verildiği bir sistem..

- Böyle gelmiş böyle gidecek bir anlayışın hakim olduğu bir sistem..

Bu sistemde yaşamak Türk Halkının kaderi mi?
Biz bu sisteme mahküm müyüz?
Bu sistem son bulmalıdır.! Türk Halkı bu sistemi değiştirecek güçdedir..
Madem Demokratik Laik Türkiye Cumhuriyeti diyoruz ve kabul ediyoruz.
O zaman seçimlerle , bunu değiştirmek biz Türk Halkının elinde değilmi?
Bu sistem değişmedikçe dünyada ki SAYGIN DEVLET’ler arasında yerimizi alamayız.!
Şimdi bu sistem değişmeli derken;
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız sistem bozuklukları ve olumsuzluklar değişebilecek mi?
Değişecekse eğer;
Tarihimizi iyi irdeleyip ecdatımızın yaptığı gibi önceliğimiz;
Adalet, eşitlik, iyilik ve insanlık olmalıdır.!!!!!
Siyasal ve sosyal yaşamı düzenleyen hukuk kurallarına ve yasalara öncelikle ülkeyi yönetenlerle halk dahil herkesin “ Kanun Üstünlüğü ” ön plana alınabilecekse o zaman yeni bir sisteme ” EVET “ ki bu “ Başkanlık Sistemi ” olsa dahi EVET…
Yukarıda ki tespit ettiğimiz olumsuzluklar giderilmek için kurulacak olan sistemimize Türk Halkı mutlaka EVET diyecektir..
Benim acizane düşüncelerim..
Sonuç olarak Türk Halkının karar verecek olması bize çok şeyler kazandıracaktır..
2023, 2053 ve 2071 hedeflerine ancak bu şekilde ulaşabilir ve gelecek kuşaklara çok daha güzel yarınlar bırakabiliriz belki..
Halkımızın seçtiği Başkanlar ve halkımızın seçtiği Milletvekilleri tarafından yönetilmek Türk Halkı’nın ve Anadolu Toprakların’da yaşayan bütün halkların ortak çıkarlarıdır..

NASIL YAPACAKLAR.?
Bunu Türk Halkına çok açık ve net bir şekilde izah etmek zorundalar..Türk Kamuoyu bir oldu bittiye getirilmeden, her şey çok güzel bir şekilde anlatılmalı..

BU ARADA

Türk halkı SİYASET’ten ve onun tartışmalarından uzaklaşıp, kendi sosyal ve ekonomik dünyasına dönmedikçe bu devran devam edecek ve mutlu yarınlar hep hayallerimizde kalacaktır..
Türkiye artık SİYASET YORGUNU…!
Bu yorgunlukdan acilen kurtulmadıkça SIKINTILAR yaşamaya devam edecektir..!
Gelecek sistem bir şekilde Halkı siyasetten uzak tutmadıkça, SIKINTILAR devam edecektir.

Saygılarımla
Kamil Kopuz
İstanbul, Çamlıca 15 Mayıs 2016