Programların üçüncü ayağı olan Hollanda’da yaklaşık yüz kişinin katıldığı programda konuşmacılar, farklı bir açıdan Türkiye’nin ve dünyanın yaşadığı sorunları dile getirerek, katılımcıların sorularını cevapladılar. Ömer Özkan’ın mederatörlüğünde başlayan program interaktif bir şekilde devam ederken zaman zaman konuşmacılarla davetliler arasında tatlı sert tartışmalar yaşandı.
3. Dünya savaşı Amerika ile Avrupa arasında yaşanıyor
Ergün Diler, dünyayı asıl yönetenlerin sermaye olduğunu söylediği konuşmasında, “Obama gitmiş, Trump gelmiş değişen bir şey olmaz. Onlar sadece küresel sermeyeyi elinde bulunduran güçlerin önüne konan projeleri imzalamaktan başka bir şey yapamazlar. Dünyanın en borçlu ülkesi ABD’dir. ABD, Çin’de Japonya’da ürettirdiği 100 dolarlık ürünün 15 dolarını verir, 85 doları karşılında ise tahvil vs vererek borçlanır. Dolar dünyaya hakim bir para birimi iken karşısına çıkartılan Avro’dan memnun olmamıştır. Bu durum aslında Dolar ile Avro’nun savaşıdır.
AB beş yıl içinde dağılacak
İngiltere’nin AB’den ayrılması, AB için sonun başlangıcıdır. Beş yıl içinde AB diye bir şey kalmayacak, diye sözlerine devam eden Ergün Diler, “ Paris’te, Brüksel’de patlayan bombalar aslında Avrupa’ya küresel sermayenin bir uyarısıdır” dediği sözlerinde, asıl meselenin yeni dünya düzeni kurulurken Türkiye’nin nerede ve nasıl yer alacağı konusunun önem kandığını bu yüzden başta yeni nesil Türk gençlerine büyük görevler düştüğünü belirtti. Olayları iyi okumamız gerektiğini vurgulayan Diler, Yugoslavya’yı da aynı gücün parçaladığını ve bir ülkeden 7 ülke çıkardığını söyledi.
ABD’ yeni yönetimi Ortadoğu’da nasıl bir yol izler?
Yıllarca PKK ile mücadele adı altında dağın taşın bombalandığını , sınır ötesi oprerasyonlarla Irak’a girerek bu işin sonunun gelmeyeceğini yıllardır söylediğini yazdığını ifade eden Ergün Diler, sorunun da, çözümün de Londra’da, Paris’te, Brüksel’de, Washington’da aramak gerektiğini belirtirken, sorulan bir soru üzerine FETÖ’nün de böyle bir projenin kuklası, parçası olduğunu; “ ABD, 1974 yılında Türkiye’de siyasi ekonomik vs operasyonları için kendine bir kukla, bir yapılanma aradı. İki aday vardı ya Enver Ören, ya Fetullah Gülen. Gülen Cemaati kabul etti. ABD ajanları gelir bu cemaat liderleri ile görüşürdü. Rahmetli Özal döneminde bir yıl içinde onarca kez bu cemaatle görüşüldü. Bu gerçek bilindiği için Özal olsun, Ecevit olsun kim gelirse gelsin bu cemaatle iyi geçinmek zorundaydı. İslami bir kesim vardı, gazete okumazlar, TV izlemezlerdi. İşte bu cemaat sayesinde gazete okur TV izler hale getirilen insanlar üzerinde algı operasyonu ile okumadan, liderlerinin ne dediğine biat eden bir topluluk oluşturuldu.
OKU!
Maalesef insanların okumadığına, TV’lerde, gördükleri, duydukları ile her şeyi anladıklarını , öğrendiklerini sanmalarının yöneten güçlerin tam istediği şey olduğunu belirten Bekir Hazar, siyasi, ekonomik, tarihi gerçeklerin bilinmesi için okumanın şart olduğunu, bugün Türkiye’de yapılacak referandumda neden evet, neden hayır diyeceğini bilmeyen insanların olduğunu söyledi. Hazar, yeni anayasanın neler içerdiğini öğrenmek için bırakın normal vatamdaşları TBMM’ bile okumuş 50 vekilin olmayacağını iddia etti.
Algı operasyonları ile toplumların yönetildiğine defalarca vurgu yapan Hazar ve Diler, bir başka açıdan bakıldığında Futbol kulüplerinin de birer cemaat gibi olduğunu söylemenin mümkün olduğunu ifade ettiler.
Türkiye’nin durumu ne olur?
Türkiye’nin bu şartlar altında elindeki kozları iyi kullanır, akıllı politikalarla yönetilirse bölgesinde bir güç olacağını belirten konuşmacılar, “ Şu anda bir yanda ABD, bir yanda AB ülkeleri diğer yanda ise Rusya, Çin bulunuyor. Osmanlı imparatorluğu dünya şartlarını iyi okuyamadığı için parçalandı. Şimdi yine durum farklı gibi görünse de aynı, çıkarlar söz konusu ise Türkiye parçalanmadan yeni oluşacak dünya düzeninde yerini nasıl, nerde alacağını iyi belirlemelidir, dediler.
Türkiye için Başkanlık sistemi iyi mi kötü mü?
Diler ve Hazar, okullarda öğretilmeyen, araştırılmayan, konuşulmayan bir tarih ve gerçekler olduğunu belirterek, okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuz için yakın tarihimizi bile iyi bilmediğimize örnekler vererek değindiler. Dünyayı yöneten sermaye baronlarından bir ailenin Franfurt’un gettolarından çıktığını söyleyen Bekir Hazar,” Avrupalı Türklerde geriye dönmek Türkiye’ye dönmek için bir heves görüyorum. Sizler 50 yıldır buralardasınız. Buralarda güçlü olursanız Türkiye’ye faydanız olur. Başkanlık sistemi iyi mi kötü mü sorusunun cevabını da Türkiye’nin 20/ 30 yıllık geçmişine bakarak, koalisyonlarla yönetilen Türkiye’nin o günlerdeki be bugünkü şartlarına bakarak siz karar vereceksiniz. Bu kadar anlatılanlardan sonra biz size soruyoruz Başkanlık sistemi iyi mi, kötü mü?” dedi.
©SONHABER.EU